Türkiye Barolar Birliği Dergisi 144.Sayı

195 TBB Dergisi 2019 (144) Orhan EROĞLU hâlinde kayıt kabul davasının belirsiz alacak davası olarak da açıla- bileceği görüşündeyiz. Genel olarak bakıldığında iflâsta alacaklının alacağının belirsiz olması pek mümkün gözükmemekle birlikte; ko- nusu para olmayan borçların para borçlarına çevrilmesinde, malın bedelinin tespiti açısından ise belirsiz alacak davasının açılabileceği kanaatindeyiz (İİK m. 198). Müflisin iflâsının açılmasına karar veril- meden önce açılmış olan alacak davalarında ise kayıt kabul davasının açılma süresi olan ilândan itibaren 15 günlük sürenin sonuna kadar davacı alacağını artırabilir veya ıslah hakkını bu yönde kullanabilir yahut ek dava açabilir. Doktrinde kayıt kabul davaları açılırken maktu harç alınmasına ilişkin görüş mevcuttur. 75 Yargıtay da kayıt kabul davaları açılırken maktu harç yatırılması gerektiği görüşündedir. 76 Bu görüşün dayanağı ise Harçlar Kanunu’na bağlı (1) sayılı tarifede iflâs masasına katılma süre içerisinde 26.11.2009 tarihinde açıldığı, davacının ıslah talebinin ise yasal 15 günlük süre geçtikten sonra 29.11.2013 tarihinde yapıldığı anlaşıldığına göre, mahkemece ıslah edilen miktara yönelik davanın hak düşürücü sürede açılmış olmasına ilişkin dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, ıslah edilen kısmın da kabulü suretiyle hüküm tesisi doğru olmamış- tır”; Y.23.HD., 12.09.2014, E. 2014/902, K. 2014/5561; “Dava, kayıt kabul istemine ilişkindir. Davacı, 2.5.2012 tarihli harcı yatırılmış ıslah dilekçesiyle talebini artır- mış olup, mahkemece ıslah edilen kısım da gözetilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, İİK’nın 235. maddesine göre kayıt kabul davaları 15 günlük yasal süre içinde açılması gereken davalardan olup, bu sürenin geçmesinden sonra ıs- lah yoluyla talebin artırılmasına hukukî geçerli sonuç bağlanamaz”; Aynı yön- de bkz.; Y.23.HD., 05.02.2013, E. 2012/6948, K. 2013/549; Y.23.HD., 31.10.2013, E. 2013/5028, K. 2013/6683. 75 Deynekli/Kısa, s. 716; Muşul, davanın niteliğinin bir tespit davası olduğunu ve tespit davalarının maktu harç ile açılıp, yargılama neticesinde de taraflara mak- tu vekâlet ücreti ödenmesine karar verildiğini ileri sürmektedir. (Muşul, s. 1354). Muşul’un görüşüne katılmak mümkün değildir. Çünkü kayıt kabul davası nitelik olarak bir tespit davası olmayıp, başlı başına alacaklının alacağını ispat ettiği bir eda davasıdır. 76 Y.23.HD., 26.02.2018, 2017/1979, 2018/542; “Davalı müflis şirket hakkında açılan itirazın iptali davasının yargılaması devam ederken şirket hakkında 28.03.2014 ta- rihinde iflâs kararı verilmesi üzerine, mahkemece, yargılamanın ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonrasına kadar durmasına karar verildiği, bundan sonra da davaya kayıt kabul davası olarak devam edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, vekalet ücreti ve harcın nispi olarak hesaplanarak davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır. Kayıt kabul davaları maktu harç ve maktu vekâlet ücretine tabidir. Bu nedenle mahkemece, davalı müflis şir- ket hakkında da nispi harç ve nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi doğru olma- mıştır”. (www. sinerjimevzuat.com.tr-Erişim tarihi: 06.11.2018). Aynı yönde karar için bkz.; Y.12.HD., 21.04.1987, 8924/5602.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1