Türkiye Barolar Birliği Dergisi 144.Sayı
196 İflâsta Sıra Cetveline İtiraz Davası (İflâsta Kayıt Kabul Davası) harcının maktu olarak tayin edilmiş olmasıdır. Kayıt kabul davaları her ne kadar maddî hukuka özgü bir dava ise de takip hukuku prose- dürü içerisinde açılmaktadır. Bu dava, alacağı iflâs idaresi tarafından reddedilmiş alacaklının alacağını ispat edip masaya yazdırması ama- cıyla açılmaktadır. Bu nedenle kanımızca dava açılırken nispî harç 77 alınmalıdır. 78 Alacağını iflâs idaresine ya da basit tasfiye usulünde iflâs müdü- rüne bildirip de alacağı tamamen veya kısmen reddedilen alacaklı, aç- mış olduğu kayıt kabul davasında alacağının varlığını ispat etmekle yükümlüdür. 79 İspat yükü, davacı alacaklı üzerindedir. Alacaklı, ala- 77 Y.12HD., 01.07.1987, E. 1987/6163, K. 1987/8170; “İflâs İdaresi aleyhine alacağın kısmen ya da tamamen reddedilen alacaklının açacağı davanın ne tür bir dava olduğunun araştırılması ve tespiti konuya çözüm getirecektir. Bu bir nevi tes- pit davası sayılsa dahi dava dilekçesinde belli bir miktar yer aldığına göre, yine nisbi harç alınmak gerekir, böyle bir davada avukatlık ücreti de nisbi olmalıdır. Hâlbuki bahis konusu dava bir tespit davası değildir. Kayıt kabul ya da alaca- ğın terkini davasında alacaklı belli oranda bir alacağın kaydını ya da silinmesini istediğine nazaran, değeri para ile ölçülebilen bütün diğer alacak ve mamelekle ilgili davalarda olduğu üzere harcın ve avukatlık ücretinin nisbi olması icabeder.” (Karşı Oy Yazısı). (www.sinerjimevzuat.com.tr -Erişim tarihi: 22.07.2019). 78 Aksi görüşteki yazar; Atalay, iflâsın tasfiyesi neticesinde bir pay alıp almayaca- ğı belli olmayan alacaklının davanın başında harç yükü altına girerse bu davayı açmayacağı veya açamayacağı ihtimaline binaen harcın maktu olması gerektiği görüşündedir. (Atalay, s. 568); Aynı görüşte olan yazarlar; Altay, s. 1421; Dül- gar/Süphandağ, s. 1170. Oysa kayıt kabul davalarının mahkeme harç ve giderleri masa alacağı kapsamındadır. Bu nedenle alacaklının mahkeme harç ve giderlerini alamama gibi bir riske girmesi söz konusu değildir. Alacağının gerçekten var ol- duğu inancında olan bir alacaklı ise alacağını tespit ettirmek ve bu suretle masaya yazdırmak için elinden geleni yapacaktır. Harcın maktu olması, nispî olmasına kıyasla alacaklıya davanın başında bir külfet yüklemeyeceği için bazı alacaklılar, alacaklarından emin olmadıkları halde dava açacaklar ve bu suretle tasfiyenin ta- mamlanma süresi uzayacaktır. Tüm bu nedenlerle Atalay’a katılmıyorum. 79 Deynekli/Kısa, s. 716; Y.H.G.K., 11.10.2006, E. 2006/19-587, K. 2006/631; “Kayıt kabul davası basit yargılama usulüne tabi olup, bu davalarda ispat yükü kural olarak masaya yazdırılması gereken bir alacağı bulunduğunu iddia eden davacı alacaklıdadır. Alacaklı masaya kayıt talebinde bulunurken alacağının sebep ve delillerini bildirmeli; alacağını genel hükümlere göre ispat etmelidir. Davacı ala- cağının saptanması için bilirkişi incelemesi yaptırılması olanaklıdır”; Y.19.HD., 26.02.2009, E. 2008/12096, K. 2009/1491; “Davacı vekili, müvekkili şirketin müf- lis şirkete faturaya dayalı olarak sattığı mallar karşılığında bono aldığım, yapılan takibin kesinleştiğini, bu sırada borçlu şirketin iflâsına karar verilmesi nedeniyle iflâs masasına yapılan kayıt başvurusunun reddedildiğini belirterek, müvekkili alacağının iflâs masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Da- valı vekili, davacının dayandığı borcunun soyut olması nedeniyle temel ilişkiyi kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, da- vacının bononun sebebi olarak sunduğu faturaların içeriğindeki malların müflis
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1