Türkiye Barolar Birliği Dergisi 144.Sayı
367 TBB Dergisi 2019 (144) Atiye B. UYGUR gerekir. Normal şartlarda, tedavi sırasında ya da sonrasında ortaya çı- kabilecek komplikasyonlar konusunda hastasına bilgi vermemiş olan hekim, gerekli özeni gösterip, uygun tedbirleri aldı ise komplikasyo- nun meydana gelmesinden değil, aydınlatılmış rıza almamış olmasın- dan dolayı kusurlu sayılacak ve doğan zarardan sorumlu olacaktır. Yargıtay kararlarında da, 33 hastaların meydana gelebilecek komplikas- yonlar ile ilgili olarak önceden bilgilendirilmiş olup olmamaları ile ge- rekli önlemlerin alınıp alınmadığı özellikle sorgulanmaktadır. III. HATALI TIBBİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ Ülkemiz açısından, tıbbi uygulama hatalarının denetimi ya da tes- piti ile ilgili her hangi bir çalışmaya rastlanmaz iken, bu konuda ulaşı- labilen çalışmaların hemen tamamı, resmi bilirkişilik kurumlarına ait kararların geriye dönük olarak incelenmesi ile sınırlıdır. Diğer bir ifa- deyle, hatalı tıbbi uygulama örnekleri ancak şikâyet başvurusu ya da dava açılması yolu ile ortaya çıkabilmektedir. Hekimin tıbbi uygulama hatası yapması, genel olarak, tüm hukuk sistemlerinde iki gruba ayı- rılarak değerlendirilmektedir: İlk grupta, hekimin bilinçli olarak tıbbi standartların dışına çıkması yer alır. İkinci grupta ise, bilinçli olma- dan – dikkatsizlik, özensizlik ya da tecrübesizlik vb. nedenlerle – tıbbi standartlara uygun hareket edilmesi söz konusu olabilir. Hangi şekil- de olur ise olsun, hekim tıbbi uygulama hatası sonucunda, hastasına zarar verdi ise sorumlu olacaktır. 33 “Kullanılan bir ilacın yan etkisi ile ilgili olarak hastanın bilgilendirildiğine ve gerekli önlemlerin alındığına ilişkin davalı doktorun mücerret beyanı dışında dosyada herhangi bir bulgu ve belge yoktur….” Yargıtay 13.HD. T.19.10.2006, E.2006/10057, K.2006/13842.; “…ameliyattan önce böyle bir ihtimalden hiç bah- setmemiş olmasına rağmen, davalı doktorun hata ve kusuru nedeniyle, ameliyat sırasında sol kolundaki sinirlerin kesilmesi sonucu sol kolunun felç olduğunu…” Yargıtay 13.HD. T.15.10.2002, E.2002/7925, K.2002/10687; “…Mahkemece, her ne kadar mevcut durumu “... gelişen mesane hasarının her türlü özene rağmen oluşabilen, herhangi bir tıbbi ihmal ve kusura izafe edilemeyen komplikasyon...” olarak niteleyen adli tıp raporu işaret edilmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, idrar kesesindeki yırtığın boyutu göz önünde bulundurulduğun- da, davalı doktorun ortaya çıkabilecek riskleri ortadan kaldırmak adına ameliyat öncesi ve sonrası yapması gereken girişimlerin neler olduğunun, ameliyat sırasın- da durumun tespit edilip edilmediğinin, ameliyat sonrasında derhal müdahale edilip edilmediğinin, zararın azalması veya ortadan kaldırılması adına ne yapıl- dığının, bu aşamalarda davalı doktorun ihmalinin ve kusurunun bulunup bulun- madığının da tartışılması gerekir…” Yargıtay 13.HD., E.2015/40778, K.2017/3963 T.5.4.2017 www.kazanci.com (erişim tarihi:31.1.2019)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1