Türkiye Barolar Birliği Dergisi 144.Sayı
368 Hekimin Kusurunun Değerlendirilmesi A. Teşhis (Tanı) Hataları Teşhis hatası yalnız başına, hekimin sorumluluğunun doğma- sı için yeterli değildir. Hekim, sanatının kurallarına göre ve zorunlu tüm zamanı ve dikkati harcayarak hastasını muayene ettikten sonra özenle teşhisini koymuş, 34 uygun tedaviyi tavsiye edip tıbben kabul edilen ilkelere uygun biçimde bunu uygulamışsa, ihmal veya tedbir- sizlik nedeniyle kınanmaktan kurtulur. Burada önemli olan, hekimin, teşhis koyabilmek için gerekli araştırmaları tamamlamış, bilinen tüm yöntemlere başvurmuş ve sonuçlar üzerinde tıp biliminin gereklerine göre 35 dikkatli ve özenli bir değerlendirme yapmış olmasıdır. Hekim detaylı ve özenli bir araştırma yapmış olsa bile, ayırt edici hiç belirti vermeyen hastalıklar olduğu gibi, aynı anda birden fazla hastalığa işa- ret eden belirtiler de söz konusu olabilir. Hekim, tedavi sürecine hastasını dinleyerek ve öyküsünü alarak başlar. Daha sonra, muayene eder ve gerekli görürse, bir takım labora- tuvar tetkikleri ve araştırmaları talep eder. Sonuç olarak, topladığı ve- 34 “Doktor tanı koymada araç olarak kullanacağı zorunlu olan tüm yöntem ve araç- ları tüketmek zorundadır. Bunların eksik yapılması kusur olarak kabul edilmekte- dir; burada hata, tanı koymak için zorunlu araştırmaların hiç veya eksik yapılma- sından kaynaklanmaktadır. Bir hastalığın tanısı için gerekli olan fizik – biyolojik işlemler ve kimyasal tahlillerin veya diğer pozitif tanı verilerinin yapılmaması durumunda kusur ve sorumluluğun kabul edilmesi kaçınılmaz olabilir”. bkz. Aş- çıoğlu, s.80 vd 35 TTB Yüksek Onur Kuruluna, 1984-1998 yılları arasında yansıyan ve “bilimdışı- aldatıcı tanı ve tedavi” olarak değerlendirilen çok çarpıcı örneklere rastlamak mümkündür. Örneğin: 35 yaşındaki bir bayan, karın ağrısı ve mide de dolgunluk hissi ile Dr.A’nın muayenehanesine başvurur. Dr.A. şikâyet nedeninin küçükken hastanın karnına kaçan bir yılan olduğunu söyler ve operasyonla yılanı dışarı çı- karır. Hasta rahatlamıştır ve sorunun çözüldüğüne inanır. Olay basına yansır ve hekim hastaya yaptığı açıklamayı basına da yapar: “Z.U. adında 35 yaşında bir kadın, çok yiyip içmesine karşın, günden güne zayıfladığını, midesinde dolgun- luk ve karnında ıslık sesine benzer sesler geldiği şikâyeti ile başvurdu. Yapılan röntgenolojik tetkik sonucu, hastanın midesinde yabancı bir unsurun olabileceği düşünüldü. 24 saat aç bırakılan hastaya önce nazogastrik tüp yutturularak, yılan özel ilaçlarla zararsız hale getirilerek ağız boşluğuna çıkarılmaya zorlandı. Larin- goskop ve Magil pensi yardımı ile yılan ağızdan dışarı çekilerek çıkarıldı ve hasta sağlığına kavuşturuldu”. Anestezi uzmanı Dr. A. kadının midesinden çıkarılan yılanın, zararsız su yılanı olduğunu da sözlerine ekler. Bir başka hekimin şikâyeti üzerine, TTB Onur Kurulu ve ardından TTB Yüksek Onur Kurulunda görüşülen bu olayda adı geçen hekime verilen ceza ise kanımızca en az olay kadar çarpıcıdır: 3 ay meslekten alıkoyma.! Bkz. Murat Civaner/ Zuhal Amato Okuyan, Türk Ta- bipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu Dosyalarında Tıbbî Etik İhlalleri, İzmir 1999. s.56 vd.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1