Türkiye Barolar Birliği Dergisi 144.Sayı
68 Soruşturma Yapılmasına Yer Olmadığı Kararları (SYOK) ve Bu Kararların Ceza ... Bilindiği gibi; toplum ve kamuoyu, bir birey hakkında soruşturma başlatıldığında konuyla daha çok ilgilenmekte, birey hakkında başla- tılan soruşturma veya kovuşturmanın sonrasında, bireyin aklanması konusunda aynı ilgiyi göstermemektedir. Birey, hakkındaki ithamın duyulmasıyla, toplum nazarında belli bir düzeyde lekelenmekte ve bu itibarsızlık ve bu leke uzun süre devam etmektedir. Soyut ve genel iddialara dayalı ve suç içermeyen ihbar ve şikayetlerle, birey hakkın- da doğrudan soruşturma evresine geçilmesi, bu açıdan “lekelenmeme hakkının” ve “masumiyet karinelerinin” ihlali anlamı da taşımaktadır. Fıkra metnindeki; ihbar ve şikâyet edilenlere “ şüpheli sıfatının ve- rilemeyeceği, bu tür kararların herkes tarafından ulaşılamayacak ve sadece hâkim ve Cumhuriyet savcısı tarafından görülebilecek şekilde ayrı bir şekilde muhafaza edileceği ” şeklindeki hüküm de -kanaatimizce- “ lekelenmeme hakkının tesisi için ” getirilmiş bir düzenleme niteliğindedir. f- Ceza muhakemesinin evreleri Ceza muhakemesi “soruşturma ” ve “kovuşturma ” olmak üzere iki ana evreden oluşmaktadır. Bu evreleri CMK m.2/ (1)- e ve f bent- leri tanımlamaktadırlar. Buna göre “ yetkili mercilerce suç şüphesinin öğ- renilmesinden, iddianamenin kabulüne kadar geçen süre “soruşturma ”, id- dianamenin kabulüyle başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar geçen sürede “kovuşturma” olarak kabul edilmektedir. Kovuşturma süreci ise, hâkim/mahkeme tarafından yürütülen ve temel ilke ve anlayışlar olarak soruşturmadan çok farklı özellikler içe- ren bir süreçtir. Bu evreler, süreçlerin yetki ve sorumluları ve işleyişi hem konu- muzun tam olarak anlaşılabilmesi hem de SYOK’ların niteliği tam ola- rak belirlenebilmesi için önemlidir. SYOK düzenlemesinin, KYOK’la olan görünüşteki benzerliği ve keza “Dilekçenin İşleme Konulmaması Kararları” ( DİKK ) ile aralarındaki yakın irtibat, kavramların karışma- sına neden olabilecektir. terleri belirlemiştir. Bu kriterleri de Barbara, Messegue ve Jabardo davasında ifade etmiştir. Buna göre; - Yerel mahkeme hâkimleri yargılamaya başlarken, sanığın suçu işlediği konusunda önyargılı bir yaklaşım sergilememelidirler. Yargılama sırasında ispat yükü altında bulunan makam sanık değil savcı olmalıdır. Sanık açılacak olan dava ile ilgili haberdar edilmelidir ki böylece savunmasını rahat ha- zırlama imkânına sahip olmalıdır. - Şüpheden sanık yararlanmalıdır.” Ormanoğ- lu, a.g.e.,sh. 2258 den naklen.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1