Türkiye Barolar Birliği Dergisi 144.Sayı
85 TBB Dergisi 2019 (144) Hakan KIZILARSLAN Burada tartışılması gereken konulardan biri; kanun koyucunun 4483 sayılı “Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun”’a hasren getirmiş olduğu bir hüküm varken, aynı konulu dilekçelerin işleme konulamayacağı sonucunu doğuran CMK m. 158/(6) hükmünü getirerek 4483 s. Kanun hükmünü ilga etmiş olup-olmadığı tartışmasıdır. Kanun koyucu, acaba, bu konulardaki iradesini genelleştirerek, daha önce 4483 sayılı Kanun kapsamına giren haller için öngördüğü “genel ve soyut nitelikteki iddialara” dayanan şikâyetler hakkında, ar- tık genel bir düzenleme yaparak, tüm soruşturmalarda da bu sistemin geçerli olması gerektiği kararıyla 4483 sayılı Kanun’daki düzenlemeyi de içine alacak şekilde CMK m. 158((6) ile genel bir hüküm mü getir- miştir? Yoksa 4483 sayılı Kanun ve DİKK’ler varlıklarını devam ettir- mekte midir? Eğer 4483 sayılı Kanun’un SYOK’la ilga edildiği kanaati oluşursa, artık 4483 sayılı Kanun kapsamındaki hallerde de - dilekçenin işleme ko- nulmamasına değil- soruşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmesi gerekecektir. Bunun bir diğer sonucu da; “verilecek karara iti- raz yolunun açık olması” olacaktır. Bu konuyu açarak değerlendirmekte fayda vardır; Yeni tarihli genel hükmün uygulanması, eski tarihli özel hükmün amacını ortadan kaldırmayacaktır. 4483 sayılı Kanun’un 4. maddesiy- le düzenlenen hükmün amacı; “memurun asılsız ihbarlar nedeniyle, cezai soruşturma tehdidi altında, görevinin gereklerini rahatlıkla yerine getireme- mesi ” kaygısını ortadan kaldırmaktır. Bu noktada, suç işlendiği izleni- mi veren halin varlığı kabul edilse dahi, soruşturmaya devam etmek için yetkili makamlardan izin alınması gerekeceğinden, memurların -asılsız ihbarlara karşı- korumaya devam ettiği konusuna dikkat etmek gerekir. Kısacası “dilekçenin işleme konulup konulmayacağı” yerine “soruşturmaya yer olup olmayacağının” değerlendirilmesi, 4483 sayılı Kanun’un amacına ters düşmeyeceği gibi, itiraz başvurusuna imkân tanıması nedeniyle, müştekinin hak arama özgürlüğünü de koruya- caktır. İhbar ve şikâyetin genel ve soyut nitelikteki iddialara dayandığı varsayılsa dahi ancak ve ancak soruşturma yapılmasına yer olmadığı- na dair karar verilebilecektir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1