Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

195 TBB Dergisi 2019 (145) Mehmet ARSLAN hasta ve yakının böyle bir amaçla kamu görevlisi sağlık çalışanına cebir veya tehditle mukavemet etmesinden bahsetmek mümkün değildir. 119 Netice itibariyle TCK md. 265 f. 1 hükmü bir taraftan suçun maddi unsurlarını geniş tutarak (kamu görevlisinin yaptığı faaliyet veya icra ettiği eylemlerin türü açısından herhangi bir ayrıma gitmeden) kamu görevlisi sağlık çalışanını her türlü görev icrasını kapsamına almakta, ancak daha sonra manevi unsur açısından sınırlamaya gitmektedir. 4. Özet ve değerlendirme Yukarıda Türk Ceza Kanunu’nda, üçüncü kişilere yapılan sağlık hizmetinin engellenmesi veya bu hizmeti veren sağlık çalışanlarına fii- li saldırının cezalandırılıp cezalandırılmadığı sorusu konusunda yapı- lan incelemeden sonra şu sonuçlara varılmıştır: Türk Ceza Kanunu kendini idare edemeyecek durumdaki bir ki- şiye yardım etmemeyi cezalandırırken (md. 98 f. 1), bu durumdaki birine yardım etmek isteyeni veya yardım edeni engelleyeni cezalan- dırma konusunda suskundur. Sağlık görevlilerinin varlığı karşısında, engelleyici eylemlerde bulunan üçüncü kişilerin ve özellikle hasta yakınlarının yardım etmeme suçunu işleyemeyecekleri (yardım etme yükümlülüğünün kalkması veya tekrardan doğmamış olması neden- leriyle) çelişkili bir durum yaratmaktadır. Oysa engelleyici eylemler aynı şekilde mağdurun yardım almamasına ilişkin somut bir tehlike doğurmaktadır. Fail, ancak sağlık görevlilerinin kendilerini devre dışı bırakmada başarıya ulaşırsa, o zaman yardım etmesi artık gerekli olacağından TCK md. 98 f. 1’deki suçu işleyebilecektir. Kanun bu açı- lardan bazı değerlendirme boşlukları içermektedir. Sadece hasta ya- kınlarının sağlık çalışanlarını engelleyici fiilleri değil, aynı zamanda hastanın kendisince icra edilecek bu şekildeki filler TCK md. 98 f. 1’in kapsamı dışında kalmaktadır. 119 Keza amacın engellemeye ilişkin olmasından yola çıkılarak, sadece geciktirme veya yavaşlatma amacıyla hareket edilmesi halinde bu suçun işlenemeyeceği iddia edilmektedir (Tezcan/Erdem/Önok, s. 1145). Ancak bu bir amaç sorunu değildir. Bu daha çok maddi unsur sorunudur: yani gecikme veya yavaşlatmanın engel teşkil edip etmemesine bağlıdır ki bu soruyu bunların da kısmen engelleme teşkil ettiği ve suçun tehlike suçu olması gerçeği karşısında olumlu cevaplamak icap eder. Suçun içerdiği haksızlığın bu tür eylemlerden daha ağır olduğu kabul edilmek isteniyorsa, o zaman kısmi engellemelerin teşebbüs olarak kabul edilmesi mümkündür.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1