Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

238 Ölüm veya Yaralanma ile Sonuçlanan Yasadışı Araba Yarışlarının Olası Kast-Bilinçli ... cağını 98 belirterek, çelişen kararlar vermiş ise de, konuyu hiçbir zaman haklı olarak olası kast çerçevesinde değerlendirmemiştir. Son olarak belirtilmesi gereken husus ise, (E)’nin ölümünün (A)’ya olası kast çerçevesinde isnat edilmesinin yol açacağı teorik bazı zor- luklardır: Somut olayda olası kastın varlığının kabul edilmesi halinde karşı- laşılacak ilk teorik problem birlikte faillik dilemmasıdır. (A)’nın olası kast ile hareket ettiğinin kabul edilmesi halinde, araba yarışına katılan ancak kaza yapmayan diğer sürücü olan (C)’nin cezai sorumluluğu- nun nasıl belirleneceği muğlak kalacaktır; zira (A)’nın olası kast ile ha- reket ettiği kabul edilecek olursa (C)’nin de (E)’nin ölümünden birlikte fail olarak sorumlu tutulması gerekecektir. Ancak bu, oldukça büyük 98 Yar. 12. CD, 20.09.2011, E: 2011/4878, K: 2011/1530: “Taksirle öldürme suçunda; alkollü olan sanık yayanın aniden yola çıkarak trafik kazasına sebebiyet vererek araç sürücüsünün ölümüne sebebiyet verdiği olayda yayanın sebebiyet verdiği trafik kazasından dolayı sanık olup olmayacağı sorunu öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir. Yayaların kusurlu olmaları tazmini sorumluluğu gerektirir. Mey- dana gelen kazadan dolayı cezai sorumluluğun var olduğu kabul edilemez. Her ne kadar Adli Tıp Kurumu başkanlığı yayanın olayda 6/8 oranında asli kusurlu olduğunu belirtse bile sanığın beraatı gerekir. Yayanın karşıdan karşıya geçerken kendisine motorlu bir vasıtanın çarpacağı ve bu vasıtada bulunanların yaralana- cağını öngörebilmesinin kabulü toplumda yaygın olan ortak düşünceye aykırıdır. Yayaların motorlu taşıt sürücülerine zarar vereceklerini, bu nedenle daha fazla basiretli davranmaları gerektiğini bildikleri ve cezalandırılmaları gerektiği kabul edilemez. İntihar etmek için kendisini hızla gelen otomobilin altına atan ve kazaya neden olan şahsın amacı, kendi yaşamına son vermek olup sürücünün yarala- nabileceğini de önceden görebileceği söylenemez. Bu nedenle taksirin neticenin öngörülebilmesi unsuru bu gibi olaylarda gerçekleşmemiştir. 2918 sayılı Karayol- ları Trafik Kanunu’nda yayalarla ilgili düzenlemelerde uyacakları kurallar belir- tilmiş, ışıklı işaret veya yetkili kişilerin bulunmadığı geçitlerde veya kavşaklarda güvenlikleri açısından araçların uzaklık ve hızını göz önüne almaları, yolu kontrol ederek kendi güvenliklerini sağladıktan sonra en kısa zamanda taşıt yolunu ge- çebilecekleri hükme bağlanmıştır. Belirtilen kurallara uymayanlar hakkında ise idari para cezasına hükmolunacaktır. Kanun koyucu tarafından da yayanın kendi can güvenliğini sağlaması için bir takım kurallar konulmuş, trafik kazaları ile ilgili 81. madde ve devamı maddelerinde sadece sürücülerden bahsedilmiş, yayaların motorlu taşıt sürücülerine veya başkalarına verebilecekleri zararlardan dolayı cezai sorumlulukları yönüne gidilmemiştir. Ayrıca ister kasti, isterse taksirli ol- sun, bir fiilin cezalandırılabilmesi için uygunluk, elverişlilik, yeterlilik koşulları gerçekleşmelidir. Bir yayanın motorlu taşıt vasıtasına çarpmasında bu koşulların gerçekleştiği öne sürülemez. Örneğin bir yayanın otobüse çarpması halinde mey- dana gelen kazada otobüs içindekilerin ölmesinde veya yaralanmasında, aranılan bu yeterlilik, elverişlilik ve uygunluk koşulları yoktur. Bu nedenle trafik kazısına karışan yayanın TCK’nın 85 veya 89. maddeleri gereğince cezalandırılması Ceza Hukukunun vurgulanan bu temel kriterlerine aykırıdır.”

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1