Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı
305 TBB Dergisi 2019 (145) Emin KOÇ edeceğini bilmesi her zaman mümkün değildir. İdari işlemin hem esas hem de usul acısından teknik bilgi ihtiva ettiği dikkate alınırsa, çoğu zaman birey işlem karşısında açık ve net, tereddüt oluşmayacak şekil- de ne yönde hareket edeceğini bilmeyebilir. Bu noktada birey işlem karşısında her türlü başvuru bilgisine sahip olmalıdır. 10 Bu çerçevede yükümlülüğün Danıştay’ın da vurguladığı üzere “ … Devlet kurumları tarafından bireylere yol gösterilmesi konusunda getirilen bir zorunluluk ” ka- rakteri de bulunmaktadır. 11 Başvuru yollarının gösterilme yükümlülüğünün bir diğer önemli sonucu da görevli yargı yerinin idari işlem metninde yer alması ile birlikte görev tereddütünün ortadan kalkmasıdır 12 . Çünkü Anayasa ile idari yargının görev alanı belirlenmiş değildir. İdarenin faaliyetle- rinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde idari yargının mahfuz bir alanı yoktur. 13 Çünkü Anayasa gereği “ Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir ”(m.142) ve “İda- renin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır”(m.125). Anayasanın amir hükmü idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargısal denetimin yapılma zorunluluğunu getirmektedir. Bu yargı- sal denetimin içeriğini kanun koyucu belirleyecektir. Nitekim huku- kumuzda birçok idari faaliyet kanun koyucunun belirlemesi ile adli yargının görev alanına sokulmuştur. 14 Bu nedenle kanun yollarını ve mercileri belirtme yükümlülüğünün görev tereddütlerini ortadan kal- dırıcı nitelikte pratik faydası da olacaktır. 10 Zehra Odyakmaz, “Hazırlanmakta Olan İdari Usul Kanunu Acısından Demokra- tikleşme Sürecinde Şeffaflaşma ve Bireye Tanınan Haklar”, Gazi Üniversitesi Hu- kuk Fakültesi Dergisi , C.1, S.2, Ankara 1997, s.14. 11 Danıştay, 9. D, E 2008/559, K 2010/5801, KT 03.11.2010 , https://www.kararara. com, (20.12.2018). 12 Yılmaz, s. 68–69. 13 Metin Günday, “İdarî Yargının Görev Alanının Anayasal Dayanakları”, Anayasa Yargısı, Sayı 14, Ankara, 1997, s.347–363. 14 Örneğin, idarenin özel hukuk sözleşmeleri, idarenin özel kişilere karşı açtığı da- valar, kamu görevlilerine karşı açılan davalar, tapu siciliyle ilgili davalar, kamu- laştırmadan doğan özel hukuk uyuşmazlıkları, nüfus kayıtlarına İlişkin davalar, icra –iflas dairesi görevlilerinin vereceği zararlardan doğan tazminat davaları, idarenin özel kişilere karşı açtığı davalar, fikri haklar ile ilgili bazı davalar, bazı idari yaptırımlar, idareye ait taşıtların yaptığı kazalardan doğan uyuşmazlıklar adli yargıda görülür (Bkz. Gürsel Kaplan, İdari Yargılama Hukuku, Ekin Yayı- nevi, Bursa 2016, s.73-80; Ramazan Çağlayan, İdari Yargılama Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara 2012, s.107-116; Şeref Gözübüyük/Turgut Tan, İdare Hukuku C.2-İdari Yargılama Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara 2010; s. 180-213).
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1