Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

336 Türk Hukuku’nda Devlet İşlemlerine Karşı Başvuru Yollarını Gösterme Yükümlülüğü tek taraflı hukuksal etki doğurmasıdır. Ancak bazı idari işlemler icrai nitelikte değildir. İdari makamlar tarafından açıklansa da bazı idari işlemler tek başına hukuk bir etki yaratmazlar. Bu işlemlere icrai olma- yan idari işlemler denir. 129 İdari işlemin icrailiğinin tespiti işlemin iptal davasına konu olması bakımından önemlidir. 130 Çünkü İYUK gereği sadece icrai işlemler iptal davasını konusu olabilir. Bu noktada icrai işlemler açısından yükümlüğün gerekliliği açıktır. Ancak teorik olarak yaptığımız icrai- icrai olmayan işlem ayrımının pratikte yapılması o kadar da kolay değildir. Öncelikle hangi işlemlerin icrai hangi işlemle- rin icrai olmadığının tespit edilmesi gerekir. En nihayetinde bir işleme icrai olup olmama nitelemesi yapma yetkisi mahkemelere aittir. İdare- ler, işlemin icrai olmadığını iddia ederek başvuru yollarını gösterme yükümlülüğünden kaçınamazlar. Bu nedenle idareler, icrai olmadığı yargısal içtihatlar ve hayatın olağan akışına göre belirlenebilir işlemle- ri haricinde her türlü işleminde bu yükümlülüğe uygun hareket etmek zorundadır. Ancak bu şekilde bir belirlemenin de mutlak ve objektif bir ölçütünün olmadığını, yanıltıcı olabileceğini ifade etmek gerekir. 1982 Anayasası’nın yargı yolu başlığını taşıyan 125. maddesine göre “ idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır ”. An- cak yasama organını tasarrufu anayasal veya yasal hükümler ile yargı denetimi dışında kalan ve “ yasama kısıntıları ” olarak adlandırılan iş- lemler yer almaktadır. Kanun yolunun gösterilmesi yükümlülüğü ya- sama kısıntıları açısından daha da bir önem arz etmektedir. Çünkü ya- sama kısıntıları ile idari işlemlere karşı yargı yolu kapatılmakla birlikte idari başvuru yollarına başvuru açısından bir sakınca yoktur. Bireyle- rin dava açmalarının mümkün olmaması nedeniyle ihlal olan hakları- na ilişkin idari yollara başvurması daha da önemli hale gelmektedir. Bu nedenle yasama kısıntısı niteliğinde işlemlerde, bu işlemlere karşı nın onayına veya rızasına bağlı değildir. icrailiğin gereği kamu gücüne dayanan idari işlemler üçüncü kişiler üzerinde herhangi bir işleme gerek duymadan huku- ki etki doğurur. İdarenin tek taraflı dış dünyada değişiklik yaratma gücü idarenin üstünlüğün bir gereğidir. (Gözler/Kaplan, s. 279-281; Günday, s. 124; Özay, s.325- 328; Atay, s.349-358). 129 Bu işlemler kamusal faaliyetlerin yürütülmesi sürecinde çok farklı adlar altında karşımıza çıkabilir. Örneğin, hazırlık işlemleri, öneri, danışma işlemleri, bilgi- lendirme işlemleri, ilanlar, görevlendirmeler, temenniler, uyarılar icraii olmayan işlemler grubuna girmektedir(Bkz. Gözler/Kaplan, s. 279-281; Günday, s. 124; Özay, s.325-328; Atay, s.349-358). 130 Çağlayan, İdare Hukuku, s.423–424.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1