Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

402 Kadın ve Erkeğin Eşit Haklara Sahip Olması İlkesinin Aile Hukuku Alanında Uygulanması Aslında tüm bu tanımlamalar ailenin kadın ve erkek olmak üze- re iki ana unsuru olduğunu ortaya koymaktadır. Bu gerçeği unutan cinsiyetçi, ataerkil toplum yapısında kadınlar ayrımcılığa, şiddetin her türüne ve hak ihlallerine maruz bırakılmaktadır. 18 Çeşitli hukuk alan- larında kanun koyucu görevini yerine getirmiş, mesela aile hukuku alanında geçerli olan erkeğin üstünlüğünü ortadan kaldırarak, kadınla erkeğin eşit haklara sahip olması ve partnerliği ilkesini getirmiştir. 19 Türk Medenî Kanunu’nda getirilen yenilikler kadın erkek eşitliğini sağlamada önemli olsa da toplumsal bakış açısında erkeği ailenin reisi kabul eden yaklaşım varlığını sürdürmektedir. Bu nedenle bu çalış- mada önce hukuksal açıdan Türk Medeni Kanunu’ndaki bazı eşitlikçi düzenlemeler ortaya konulacak, sonrasında ilgili düzenlemenin toplu- mun gözünden analizi yapılacaktır. Kadının soyadına ilişkin TMK m. 187 düzenlemesi kadın ve erkek eşitliğini ihlal eden bir hüküm olarak eleştiriye hedef olsa ve sıkça tartışmalara konu olsa da yargı kararla- rıyla 20 bu ihlal önlenmiştir. Bu sebeple soyadı meselesi bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır. topluluğudur, bkz. Turgut Akıntürk/ Derya Ateş, Aile Hukuku, İstanbul 2017, s. 6; Bu ailenin içine, dar ve geniş manada aile kavramının içinde yer alanlarla, kan bağı yoluyla ya da kayın hısımlığı sıfatıyla akraba olanlar ve bunlara ek olarak, bir sözleşme ilişkisi nedeniyle (bahçıvan, hizmetçi, şoför, dadı, bekçi, işçi vs. gibi) aile halinde bir arada yaşayan kişiler dâhildir, bkz. Feyzi Necmeddin Feyzioğlu, Aile Hukuku, İstanbul 1986, s. 5; Bilge Öztan, Aile Hukuku, Ankara 2015, s. 4; Akıntürk/Ateş, s. 6. 18 Seda Kocabıyık, “Feminist Bakış Açısıyla Türk Medeni Kanunu”, Türk Hukukun- da Kadın (Editörler: Necla Öztürk/Güven Yarar/Şule Arslan), Ankara 2017, s. 42; Kadim zamanlar boyunca, Hristiyanlıktan önce, erkek karısı üzerinde yaşam ve ölüm iktidarına sahipti; ama kadın erkeğe karşı hiçbir yasayı çalıştıramazdı. Erkek ise kadının yegâne mahkemesi ve yasasıydı. Uzun bir süre erkek, kadını bo- şayabilirken kadın, erkeğe karşı böyle denk bir güce sahip olmamıştır, bkz. John Stuart Mill, Kadınların Köleleştirilmesi (Çeviren: Ahmet Özcan), İstanbul 2017, s. 68. 19 Zafer Gören, Türk-Alman-İsviçre Hukukuna Göre Farklı Cinslerin Eşit Haklara Sahip Olması, İzmir 1998, s. 61. 20 Anayasa Mahkemesi 2013/2187 başvuru no’lu ve 19.12.2013 tarihli bireysel baş- vuru kararında, TMK m. 187 hükmünün Anayasanın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin manevi varlığının korunması ve geliştirilmesi hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de 2015 yılında verdiği karar ile “mesleki ve sosyal yaşam ortamında tanınabilirliği” ve “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tanıdığı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi, bunlara bağlı protokol ve tavsi- ye kararları hükümleri ile evlendikten sonra önceki soyadını kullanma hakkının korunması” gerekçeleriyle kadın olan eşin evlilik birliği devam ederken bekârlık soyadını kullanabilmesini kabul etmiştir, bkz. Dural/Öğüz/Gümüş, s. 161.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1