Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

447 TBB Dergisi 2019 (145) Meltem ERTUĞRUL / Gülşah YILMAZ Bu nedenle, mirası reddeden bir kişinin TTK’nın 1494. maddesine göre lehtar olarak kazandığı sigorta tazminatı üzerindeki hakkının mirasın reddi veya mirastan vazgeçmeden etkilenmeyeceği aynı hükümde açıkça belirtildiği gibi, hükmün gerekçesinde lehtar tayininin sağlara- rası bir muamele olduğu, sigortalının ölüm ihtimaline karşı yapılmış olmasının onu ölüme bağlı tasarruf haline getirmeyeceği açıklanmıştır. Lehtarın hak kazandığı bu bedeli alabilmesi için, VİVK’nun 17. maddesi gereğince vergi ödemesinin yapıldığını gösteren vergi dai- resinden alınmış bir belgeyi sigorta şirketine sunması gerekmektedir. VİVK’na göre vergilendirilecek olan değerler ya veraset yolu kazanım- lardan ya da ivazsız intikal yoluyla kazanımlardan dolayı gerçekleşir. Veraset, miras, vasiyet ve miras sözleşmesi gibi ölüme bağlı tasarruf- ları ifade ettiğinden, sigorta tazminatı da ölüme bağlı tasarruf niteli- ğinde olmadığından bu tazminat veraset olarak nitelendirilmemeli ve vergilendirilmemelidir. Ancak Maliye Bakanlığı tarafından çıkarılan sirküler ve özelgelerde ayrıca vergi dairelerindeki uygulamalarda bu tazminat tereke içerisinde değerlendirilmekte olduğundan, mirası red- deden lehtarlara vergi beyannamesi verme hakkı tanınmamaktadır. Oysaki mirasçı olmayan üçüncü kişilerin sözleşmede lehtar olarak dü- zenlenmesi halinde bu kişiler ivazsız intikal kapsamında beyanname verebilmektedirler. Sigorta sözleşmesinde lehtarın mirasçılar olarak belirlendiği veya kanun gereği kabul edildiği hallerde bu kişiler mirası reddetseler de lehtar olarak TTK’ya göre sigorta tazminatı almaya hak kazansalar da vergi beyannamesi veremediklerinden hakları olan si- gorta tazminatını alamamaktadırlar. Bu uygulama TTK. m. 1494/1’de düzenlenen kanun hükmüne aykırılık teşkil etmektedir. Açıklanan tüm bu sebeplerle, ölüm rizikosuna karşı yapılmış si- gortalarda lehtarın mirasçılar olarak belirlendiği veya kanun hükmü gereği lehtarın mirasçılar olarak kabul edildiği hallerde, rizikonun ger- çekleşmesi halinde doğan tazminat hakkı terekeden bağımsız olarak lehtarların malvarlığında doğduğu kabul edilmelidir. TTK’da açıkça düzenlendiği üzere bu kişiler mirası reddetseler dahi bu tazminata hak kazanırlar. Hak kazandıkları bu bedeli alabilmeleri için vergi hu- kuku bakımından da TTK’daki hükme uygun düzenleme yapılması ve lehtarların haklarını alamadıkları hatalı uygulamaya son verilmesi gerekir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1