Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

515 TBB Dergisi 2019 (145) Seda KALEM bir örgütlenme tarihinin olması, Cumhuriyetin ilk icraatlarından biri olarak bir hukuk fakültesinin açılması ve devrimin de temelde hukuk reformu üzerinde yükselmesi, avukatlık ile devlet arasındaki ilişkiyi salt erken dönemi tanımlayan bir ideolojik araçsallaştırma üzerinden anlamayı da zorlaştırmaktadır. Öyle ki meslek kuruluşlarının çoğu- nun devlet ile ilişkisini belirleyen sol-devrimci ruhun Baro yöneti- minde de öne çıktığı 1970’li yılların dışında, avukatlık mesleğinin en eski ve en güçlü örgütlenmesi görünürde ağırlıklı olarak Kemalist bir kimlik ortaya koymuş ve bu kimlik üzerinden siyasete müdahalelerini meşrulaştırmıştır. 58 Bu bağlamda örgüt içinde solun yükseldiği zamanlarda Kemalist çizgiye geri dönme talepleri kadar, siyasal İslam’ın yükselişi karşısın- da laiklik savunusu yapmak da Baro’nun kendi tarihselliği içinde an- lamlı duruşlardır. İstanbul Barosu bu anlamda rejimi savunma misyo- nu üzerinden kendini iktidarın güçlü aktörleri arasında görebilmiş ve hatta siyaset alanında bu şekilde sesini duyurmuştur. Kendi içindeki farklı yönetim anlayışlarına karşı da her zaman sığınılabilecek, meşru- laştırılabilen, güçlü bir referans olan bu stratejik kimlik zaman zaman mesleki konuların hükümet ile pazarlığında da Baro’nun yaklaşımını tanımlamıştır. Örneğin arabuluculuğa ilişkin düzenleme henüz tasa- rı aşamasındayken avukatlar tarafından Cumhuriyet rejimine ve laik hukuka vurulan bir darbe olarak değerlendirilmiş ve özellikle de hu- kuk fakültesi mezunu olmayanların da arabulucu olmasına izin veren maddelerine geleneksel uyuşmazlık çözümlerinin resmi hukukun içi- ne sızacağı iddialarıyla şiddetle karşı çıkılmıştır. 59 Öte yandan, son yıllarda ve özellikle de İstanbul Barosu’nun son seçim kampanyalarında, mesleğin toplumsal sorumluluklarına, top- lumun dayanağı olmasına yapılan vurgunun da giderek arttığı göze Türkiye gibi Batı dışı toplumların gelişme saplantısının mühendislere Batı top- lumlarında görülmeyen türde bir değişim misyonu yüklediğini, bu nedenle de bu toplumlarda mühendislerin toplumsal gelişmeyi tasarlama arzularının baskın çıktığını ileri sürmüştür (1998, s. 12-13). 58 Şu noktada, İstanbul Barosu içinde ilk bölünen grup olan ÇAG’ın ortaya çıkışında ve özellikle de yönetimdeki ilk dönemlerinde, zamanın da ruhuna paralel şekilde, sol ideolojik zeminde devrimci avukatlık yapıldığını ve hatta hak temelli savunu- culuğun öne çıkarıldığını teslim etmek gerekir. Bu çalışmanın devamı niteliğinde olacak kapsamlı araştırmada ÇAG’ın tarihi üzerinde detaylı durulacaktır. 59 Kalem Berk, 2015.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1