Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

55 TBB Dergisi 2019 (145) Levent GÖNENÇ / Ali Ersoy KONTACI dan makul ve yerinde bir karar olduğu savunulabilirdi. Ne var ki, Tür- kiye Büyük Millet Meclisi’nce (TBMM) alınan “erken seçim” kararıyla birlikte, söz konusu sistemin bir bütün olarak yürürlüğe giriş takvimi, 2019 yılının Kasım ayından 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak se- çimler sonrasına çekilmiş oldu. Bu durum ise, yeni sisteme geçiş için yapılması gereken hazırlık çalışmalarının, başlangıçta öngörülenden çok daha kısa bir süreye sıkışmasına, çoğu başlıktaysa herhangi bir hazırlık yapılmaksızın yeni sisteme geçilmesine yol açmış oldu. Yukarıdaki öncüllerden hareketle, bu çalışmada öncelikle 2017 Anayasa değişikliğinin gerekçeleri ve bu kapsamda benimsenen yeni hükümet sisteminin esasları, hükümet sistemi tartışmalarına ilişkin kavramsal çerçeveye atıfla açıklanacak; sonrasında ise bu yeni siste- min yasama-yürütme ilişkileri bağlamında özellikle öne çıkan yönleri- ne ve halen çözülemeyen bazı sorun alanlarına işaret edilecektir. II. 2017 Anayasa Değişikliğinin Arka Plânı Yasama karşısında yürütmeyi, yürütme içerisinde de Cumhurbaşkanı’nı güçlendiren 1982 Anayasası, orijinal haliyle, kriz üretme potansiyeline sahip bir Anayasa olarak görülmüş ve çeşitli eleştirilere konu olmuştur. Klâsik parlamenter sistemde sembolik bir makam olan Cumhurbaşkanlığı’nı güçlendiren ve ona “yetkisiz ve so- rumsuz devlet başkanı” rolünü aşan kimi önemli yetkiler veren 1 1982 Anayasası’nın, 2 sahip olduğu bu anayasal mimari nedeniyle yürüt- me-içi gerilim ve çatışmalara da zemin hazırladığı ileri sürülmüştür. Özellikle Cumhurbaşkanı ile TBMM çoğunluğunun (ve dolayısıyla bu 1 Bülent Tanör, İki Anayasa: 1961-1982, XII Levha Yayınları, İstanbul 2012, s. 104- 105, 108-110. 2 Bu yönüyle 1982 Anayasası’nın orijinal halinde benimsenmiş olan hükümet siste- minin, kimi yazarlarca daha en başından itibaren; “yarı-başkanlık sistemi” (Zafer Üskül, Türkiye’nin Anayasa Sorunu, AFA Yayınları, İstanbul 1991, s. 124), “baş- kanlı bir parlamenter sistem” (Bakır Çağlar, “Parlamentolar ve Anayasa Mahke- mesi: Teori ve Pratikte Anayasa Yargısının Sınırları Problemi”, Anayasa Yargısı, Cilt 3 (1986), Anayasa Mahkemesi Yayınları, Ankara 1986, s. 164), “aksak başkan- lık hükümeti” (Lütfi Duran, Türkiye Yönetiminde Karmaşa, Çağdaş Yayınları, İstanbul 1988, s. 18-19) veya “...ne saf parlamenter, ne saf yarı başkanlık (olup), özgül şartlara göre bu ikisi arasında gidip gelen (bir sistem)” (Serap Yazıcı, Baş- kanlık ve Yarı-Başkanlık Sistemleri: Türkiye İçin Bir Değerlendirme, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul 2002, s. 147-148) olarak değerlendirildiği görül- mektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1