Türkiye Barolar Birliği Dergisi 145.Sayı

72 2017 Tarihli Anayasa Değişikliği Sonrasında Yasama - Yürütme İlişkileri soruşturma açılması istenebilmektedir. Soruşturma açılması yönünde bir karar verilebilmesi içinse, üye tamsayısının 3/5’inin (360 Millet- vekili) oyu gerekmektedir. Nihayet, soruşturma neticesinde “Yüce Divan’a sevk” kararı verilebilmesi için, TBMM üye tamsayısının 2/3’nün (400 Milletvekili) oyu gerekmektedir. TBMM’de bu çoğun- luklara ulaşmak fevkalade güçtür. Üstelik TBMM’de salt çoğunluğun Cumhurbaşkanı’nın mensup olduğu partinin veya onu destekleyen bir koalisyonun elinde olduğu varsayıldığında, hayatın olağan akışı içeri- sinde, süreci başlatan “önergenin” verilmesinin dahi ihtimal dışı oldu- ğu söylenebilir. Sonuç olarak, 2017 değişikliği öncesinde yürürlükte olan sistemde Cumhurbaşkanı’nın Yüce Divan’a sevk süreci TBMM üyelerinin 1/3’ünün oyuyla vereceği bir önergeyle başlatılırken, yeni sistemde bu süreç uzatılmış, kademelendirilmiş ve karar almak için gereken çoğunluklar artırılmış bulunmaktadır. Bu bağlamda ayrıca belirtilmesi gereken bir nokta da, yukarıda açıklanan bu prosedürün, Cumhurbaşkanı’nın görevi sona erdikten sonra da, görevdeyken işlediği iddia edilen suçlar bakımından aynen uygulanacak olmasıdır. Cumhurbaşkanı’nın cezai sorumluluğuyla ilgili olarak üzerinde durulması gereken son bir nokta da, yukarıda özetlenen tüm sayısal ve siyasî zorluklara karşın, Cumhurbaşkanı’nın Yüce Divan’a sevk edilmesi halinde ortaya çıkacak garip bir durumdur. Bilindiği üzere, Anayasamız’daki eski düzenleme: “Türkiye Büyük Millet Meclisi ka- rarı ile Yüce Divana verilen bir bakan bakanlıktan düşer. Başbakanın Yüce Divana sevki halinde hükümet istifa etmiş sayılır” hükmünü içeriyordu. Buna göre, önceki sistemde, TBMM’nin Yüce Divan’a sevk kararı ile birlikte ve Yüce Divan kararının beklenmesine gerek olmaksızın, Baş- bakan ve Bakanlar’ın görevleri sona ermiş sayılıyordu. Yeni düzenle- meye göre ise: “Yüce Divan’da seçilmeye engel bir suçtan mahkûm edilen Cumhurbaşkanı’nın görevi sona erer.” Buna göre, eski sistemden farklı olarak, Yüce Divan’da yargılanmakta olan bir Cumhurbaşkanı’nın görevine devam edebileceği anlaşılmaktadır. Bu durumunsa, “hâlihazırda yargılanmakta olduğu mahkemeye üye atama yetkisi- ne sahip bir Cumhurbaşkanı” gibi, izahı zor bir durumun ortaya çık- masına sebep olabilecek bir düzenleme olduğu açıktır. Bir an için bu uç örneğin gerçekleşmesinin oldukça uzak bir ihtimal olduğu iddia edilebilirse dahi, idarî soruşturma ve yargılamaların sağlıklı şekilde

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1