Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı

116 Barolar ve Avukatların Meslek Özgürlükleri Sınav sonucunun meslek açısından taşıdığı pratik önem ve temel hak boyutu dikkate alındığında somut olayda ilgili yasal düzenlemele- ri tam olarak belirli görmeyen Anayasa Mahkemesi; sınav konularının sadece kaba hatlarıyla belirtilmesine, not skalasının gerçek anlamda ta- nımlanmamış ve sadece çok genel olarak sayılmış olmasına vurgu yap- mıştır. Anayasa Mahkemesi’ne göre, “İdare Mahkemelerinin denetim ölçütleri de soyuttur. Hangi koşullarda genel geçerli değerlendirme öl- çütlerinin ihlal edilmiş kabul edileceği, konuya yabancı görüşlerin han- gi özellikleriyle göz ardı edilebileceği gibi ölçütlere yer vermeyen içti- hadıyla İdare Mahkemeleri yargısal denetime özgü halleri dışlamıştır. Kararın sadece keyfi olup olmadığına yönelik salt uç örneklerle sınırlı bir denetim, yargıcın keyfilik sınırını aşmasına yol açabilir.” Fakat sonuç olarak Alman Anayasa Mahkemesi’ne göre; meslek özgürlüğünü güvence altına alan anayasal düzenlemeden mesleğe ilişkin bir sınav için şu genel değerlendirme ilkesi elde edilebilir; “Sa- vunulabilir ve güçlü argümanlarla mantıklı biçimde gerekçelendirilen bir çözüm yanlış olarak değerlendirilemez.” Türkiye’de tarihsel süreç içinde avukatlık mesleğinde sınav sü- reklilik kazanamamış olmakla birlikte tamamen de kaldırılması düşü- nülmemiştir. 2001 yılında, 4667 sayılı Yasa’yla 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda yapılan ek ve değişikliklerle sınav yeniden getirilmiştir. 2006 yılında, 5558 sayılı Avukatlık Kanunu’nda Değişiklik Yapılması- na Dair Kanun’un 1. maddesiyle bu sınav zorunluluğu kaldırılmıştır. Ancak Anayasa Mahkemesi şu haklı gerekçeyle sınav zorunluluğunu kaldıran bu yasal düzenlemeyi anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir; “Savunma, ‘sav-savunma-karar’ üçgeninden oluşan yargının vaz- geçilmez öğesidir. Adaletli bir yargılamanın varlığı, ancak avukatın etkin katılımıyla sağlanabilir. Avukatlığın önemi ve özelliği nedeniyle bu mesleğe girişin kimi koşul ve kayıtlamalara bağlı kılınması, hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının gereğidir. Avukatın seçkinliği ve üstün nitelikler taşıması hem kamunun hem de yargının beklediği bir husus olup, bunun sağlanmasında mes- leğin gelişmesine katkı kadar mesleğe seçilme de önem kazanır. Sade- ce temel hukuki konularda eğitilmiş olmak, bir mesleği yürütmek için yeterli olamaz. Mesleki açıdan yetkinlik, stajyerlik gibi özel eğitimlerin yanı sıra mesleğe girişte seçme ya da elemeyi de içerir.” 106 106 E 2007/16, K 2009/147, K 15.10.2009.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1