Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı

154 Türk Hukukunda Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme ve Hukukî Niteliği Konusunda ... a real claim from the contract. While the fictitious contract in favour of third parties is solely an agreement of the parties on the modality of the performance, genuine contract in favour of third parties is an exception to the doctrine of privity since it entitles a claim to a non- contracting third party. Due to the inadequate nature of Article 129 of TCO, matters like establishment of the contract, qualifications of the parties, entitlement of the third party, objections that the par- ties direct to each other, the relation of the claims of the promisee and the third party, third party’s recognition and refuse of the claim, annulment of the claim, rights of the parties in case of breach of the contract bring out many legal controversies to solve. This study aims to determine these controversies and to offer solutions in the light of the doctrine. Keywords: Contract in Favour of Third Parties, Promisee, Pro- misor, Beneficiary, Doctrine of Privity, Plea, Joint Credit, Auxiliary Persons Giriş Üçüncü kişi yararına sözleşme, bu çalışma boyunca çok defa üze- rinde durulacağı üzere, bir sözleşmenin taraflarının, sözleşmenin içer- diği edim yükümlülüklerinden en az birinin bir üçüncü kişiye ifa edil- mesini kararlaştırdıkları durumda ortaya çıkar. Bu nitelik sözleşme ilişkisini alacaklı ve borçlu arasında sınırlandıran klâsik düşünceden sapması nedeniyle, üçüncü kişi yararına sözleşme kavramını sıradan borç ilişkilerine nazaran nitelikli bir konuma taşır. Üçüncü kişi yararına sözleşmeyi düzenleyen temel norm olan Türk Borçlar Kanunu (TBK) madde 129 hükmü, 1 genel nitelikli bir dü- zenlemedir. Bunun neticesinde, genel bir kavram olan, yani bağımsız bir sözleşme türünü ifade etmeyen üçüncü kişi yararına sözleşmede, sözleşme tarafları kendi aralarındaki ilişkide hangi özel sözleşme tü- rünün edim içeriğini kararlaştırmış iseler, üçünü kişi yararına sözleş- me de bu sözleşme ilişkisinin karakterine bürünür. Bu kaçınılmaz du- rum, üçüncü kişi yararına sözleşmenin dogmatik gelişimi bakımından olumsuz bir sonuca yol açmıştır. Zira üçüncü kişi yararına sözleşme tarafların amacına göre farklı sözleşme tiplerini içinde barındırdığı 1 Madde 129- Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilir. Üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve âdete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilirler. Bu durumda, üçüncü kişi veya ona halef olanlar bu hakkı kullanmak istediklerini borçluya bildirdikten sonra, alacaklı borçluyu ibra edemeyeceği gibi, borcun nitelik ve kapsamını da değiştiremez.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1