Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı
279 TBB Dergisi 2020 (146) Nazlı Hilal DEMİR nitelik olarak birbirlerine bir hayli uzaktır. Bununla beraber, genellikle birbirlerinin zıttı olan bu özelliklerin toplum açısından makul olan- larının standart ölçü 28 kabul edilen erkeklere atfedilenlerden ibaret ol- duğunu tahmin etmek zor olmayacaktır. Bu doğrultuda stereotiplerin, geleneklerin bir kalesi olduğuna ve insanların bu kalenin arkasında kendilerini güvende hissetmeye devam etmelerini sağladığına ilişkin yukarıda yapılan açıklamalar hatırlandığında, devamına şu şekilde bir ek yapmak mümkün görülmektedir; gelenekleri koruma görevi üstle- nen bu kaleler, zamanla kadınların kaçmasını engelleyen kaleler hali- ne dönüşmüştür. 29 Bu kalenin içinde kalan kadınlara ilişkin kimi stereotipler ilk bakış- ta olumlu gibi görünse de bunların doğurduğu sonuçlar; diğer deyişle stereotiplerden doğan önyargılar doğrultusunda maruz kalınan fark- lı muameleler ve meşrulaştırmaya çalıştıkları geleneksel düzen göz önünde bulundurulduğunda, aslında göründüğünün aksine bu stere- otiplerin de bir hayli olumsuz hatta zararlı oldukları ortaya çıkmakta- dır. Bu bağlamda ilk etapta toplumsal rollerin sonucu olarak ortaya çıkan olumlu ya da olumsuz stereotiplerin üzerine kurulu sistemlerin günümüzde bir bütün olarak, geleneksel rollerin teşvik edilmesinde, bunların meşrulaştırılmasında ve sürdürülmesinde rol oynadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Örneğin; kadınların anaç, sıcakkanlı, sevecen, şefkatli olduklarına yönelik stereotipler, tüm bakım görevle- rinin kadınlara ait olduğu, erkeklerin lider, kadınların ise onları des- tekleyici rollerde yer aldığı ataerkil sistemleri meşrulaştırmak için kul- lanılmakta; kadınların hassas ve narin olduklarına yönelik stereotipler ise iş hayatının çoğu alanında aktif rol oynamalarını engellemektedir. Hatta bir adım daha ileri giderek kadınlara ilişkin olumlu görü- len stereotiplerin, toplumsal cinsiyet eşitliği yolunda aşılması daha zor engeller oluşturduğunu söylemek mümkündür. 30 Bunun nedeni 28 Demir, s.149 vd. 29 Alexandra Timmer, “Toward an Anti-Stereotyping Approach for the European Court of Human Rights”, Human Rights Law Review , C.11, S.4, 2011, s.709. 30 Olumlu veya olumsuz her türlü cinsiyet stereotipi, kadın ile erkek arasındaki eşit- sizliğin sürdürülmesi ve mevcut sistemin meşrulaştırılmasında kullanılmaktadır. Bu bağlamda, olumlu stereotiplerin de kadınlar açısından son derece zararlı ola- bileceği yönünde bkz. Peter Glick/Susan Fiske, “An Ambivalent Alliance: Hostile and Benevolent Sexism as Complementary Justifications for Gender Inequality”, American Psychologist, C.54, S.2, 2001, s.109-118.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1