Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı
281 TBB Dergisi 2020 (146) Nazlı Hilal DEMİR Bu doğrultuda cinsiyet stereotiplerinin varlığının her iki cins açı- sından da sebep olduğu zararları kısaca ortaya koymak gerekmektedir. Öncelikle, mevcut stereotipler nedeniyle bireylerin sahip oldukları öz- gün nitelikler ait oldukları gruplara atfedilen genellemeler kapsamın- da değerlendirmeye tabi tutulmaktadır. Bu durum, kadın ya da erke- ğin sahip oldukları kişisel özellikler ile değil, öncelikle bu stereotiplere göre değerlendirilmeleri ve sahip oldukları niteliklerin, yeteneklerin, becerilerin görmezden gelinmesi ile sonuçlanmaktadır. Bununla bera- ber, cinsiyet stereotipleri bireyleri doğuştan itibaren etkilemeye başla- makta ve bu yönde şekillenmelerine neden olmaktadır. Bunun sonu- cunda bireyler kendilerini bilinçli ya da bilinçsiz olarak kendi istekleri doğrultusunda değil, dâhil oldukları gruba yönelik kalıplaşmış yargı- lar doğrultusunda geliştirmekte, diğer deyişle kendilerini sınırlamak- tadırlar. Bunun bir parçası olarak, cinsiyet stereotiplerinin bireylerin farklı alanlarda düşük performans göstermelerine ve özgüven kaybına neden oldukları da araştırmalarla ortaya konmaktadır. 31 Cinsiyet stereotiplerinin en ağır sonuçları ise kadın ya da erkeğin bu cinsiyet grubuna atfedilen nitelikleri bünyesinde barındırmaması ya da bu normlara uymak istememesi sonucunda üzerlerinde bir bas- kı unsuru oluşması halinde ortaya çıkmaktadır. Stereotipler, bunlara uygun davrananların toplumda mükâfatlandırılmasına, aksine dav- ranışta bulunanların ise kınanmasına veya cezalandırılmasına neden olmaktadır. Bu durum bireylere, sahip oldukları niteliklerden uzak- laşarak ait oldukları gruplar içerisinde asimile olmalarından, diğer deyişle kadınların kadın, erkeklerin erkek gibi davranmalarından başka bir çare bırakmamaktadır. Bu doğrultuda, doğdukları andan itibaren mevcut stereotiple- re uygun olarak yetiştirilen bireylerde, zamanla kendi cinsiyetlerine özgülenmiş bu niteliklerin önemli, gerçek, değişmez ve kaçınılmaz oldukları yönünde bir algı gelişmektedir. Gerek bilinçaltına yerleşen algılar gerekse kendilerine özgülenmiş kalıpların dışına çıktıklarında karşılaşacakları tepkilerden kaçınmaları ve en önemlisi doğuştan itiba- ren maruz kaldıkları pratikler, kadın ve erkek hakkındaki kehanetlerin gerçeğe dönmesine neden olmaktadır. Dahası kimi kehanetler toplumda o 31 Janet Swim/Lauri Hyers, “Sexism”, Handbook of Prejudice, Stereotyping, and Discrimination, ed. Todd D. Nelson, Psychology Press, New York 2009, s.413.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1