Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı

283 TBB Dergisi 2020 (146) Nazlı Hilal DEMİR tir. Bu durum ise daha geniş açıdan bakıldığında devlet eliyle, sosyal hayatın her alanında cinsiyet stereotiplerinden kaynaklanan ayrımcı- lığa ilişkin gerekçe olarak ileri sürülebilecek argümanların kapısının aralandığı anlamına gelmektedir. Bu kapsamda devletler mevcut po- litikalarını değiştirmeyerek, cinsiyet stereotiplerinin yok edilmesinde aktif bir rol oynamak yerine cinsiyet stereotiplerini farklı uygulama- ların bir gerekçesi olarak ileri sürdükçe, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşılması mümkün olmamaktadır. Olmayacaktır da… Buna yönelik olarak devletlerin her iki cins açısından da zararları bulunan stereotipler ile mücadeleye ilişkin tedbirleri almaması, cin- siyet temelli ayrımcılık yasağının ihlalini oluşturacak, farklı muame- lelerde bulunması durumunda, uluslararası alanda bu stereotiplere ilişkin bir farkındalığın oluşmasını desteklemek amacıyla insan hak- larının korunmasında en önemli güvence mekanizmalarından biri olan Strasbourg Mahkemesi’nin yararlı bir araç olarak kullanılabile- ceği akıllara gelmektedir. Zira Mahkeme, kararlarında cinsiyet eşitliği- ne ilişkin ilerleme kaydetmenin Avrupa Konseyi’ne üye Devletlerin başlıca hedefi olduğuna vurgu yapmaktadır. 32 Bu doğrultuda, Mahkeme’nin cinsiyet temelli ayrımcılığa ilişkin önüne gelen başvurularda dava- ya konu muamelenin, cinsiyet eşitliğinin önündeki en büyük engel olan cinsiyet stereotiplerinden kaynaklanmakta olduğunu tespit et- tikten sonra, bunlarla mücadele etmesi beklenmektedir. Peki, teorik olarak Mahkeme’nin yapması gerekenler bir yana acaba pratikte du- rum nasıldır? Başvurulara ilişkin olarak bu tespitleri yapmak yazıldı- ğı kadar kolay olmakta mıdır? Bu tür başvurular önüne geldiğinde, Mahkeme’nin tutumu özellikle son dönemlerde hangi yönde değişim göstermektedir? Bu soruları cevaplayabilmek amacıyla sonraki başlık- lar altında Mahkeme’nin vermiş olduğu kararlar kronolojik bir sıra ile taranarak, ortaya bir şablon çıkarılmaya çalışılacaktır. II. Strasbourg Kararları ve Stereotip Kavramı Öncesi Cinsiyet stereotiplerinin ayrımcılığa yol açan en önemli etkenler- den biri olduğunu düşündüğümüzde, insan hakları alanında da ken- disine geniş bir yer bulması gerektiği düşünülmektedir. Buna rağmen 32 Abdulaziz, Cabales ve Balkandali - Birleşik Krallık, BN: 9214/80 (1985) par.78; Konstantin Markin - Rusya, BN: 30078/06 (2012) par.127.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1