Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı

292 Strasbourg Kararlarındaki Karabataklar:(Toplumsal) Cinsiyet Stereotipleri rilmeyen HIV pozitif başvurucunun, çok uzun bir zamandır önyargı ve kınamaya maruz kalan hassas bir gruba dâhil olduğunu belirterek, taraf devletlerin bu grup üyelerine yönelik farklı bir muamele benim- semeleri konusunda sahip oldukları takdir marjlarının dar olduğunu vurgulamaktadır. Bununla beraber, Mahkeme söz konusu başvuruya ilişkin olarak bir önceki kararında, stereotiplerin zararlarına yönelik belirtmiş olduğu görüşünü aynen yineleyerek; stereotiplere dayalı, somut vakıaların ayrı ayrı değerlendirilmesine olanak tanımayan hu- kuki düzenlemelere karşı durduğunun altını çizmektedir. Bu kararın önemli olmasını sağlayan unsur ise Mahkeme’nin bu defa, kişilerin maruz kaldıkları ayrımcı muamelelerin toplumsal önyargılardan kay- naklandığını belirtmekle yetinmeyerek bu önyargıların nedenlerini, önyargıları besleyen (örneğin, HIV pozitif bireylerin kınanmaları ve dışlanmaları ile sonuçlanan önyargıları, ilk yıllarda hastalığın bulaşma yollarının bilinmemesi nedeniyle duyulan korkunun beslemekte oldu- ğu gibi) somut olayları kararında ortaya koymaya yönelik gösterdiği çabadır. Görüldüğü üzere, Mahkeme’nin cinsiyet temelli bir ayrımcılığın söz konusu olmadığı başvurulara ilişkin vermiş olduğu bu iki önemli kararda; ilk defa stereotip kavramına gönderme yaptığı ve bunlardan doğan toplumsal önyargıların neden olduğu zararları belirtmek sure- tiyle, önyargıları beslediğini düşündüğü olaylara yer verdiği görül- mektedir. Bu kapsamda Mahkeme’nin ilk olarak 2010 yılında; hassas gruplara ve bu grubun üyelerine yönelik olarak genellemeye dayalı ve bireysel değerlendirme yapılmasına olanak tanımayan hukuki dü- zenlemelerden kaynaklanan farklı muameleler söz konusu olduğun- da; stereotip kavramını (bu kavrama ilişkin açıklama yapma çabasına girmeksizin) kullanmayı tercih ettiğini söylemek mümkündür. Başka bir deyişle, bu kararlarda Mahkeme’nin stereotipler üzerine kurulu hukuki düzenlemelere dayanılarak başvurucuların maruz bırakıldık- ları farklı muamelelerin ayrımcı bir nitelik taşıdıkları ve Sözleşme kap- samında hak ihlali oluşturdukları yönünde tespitte bulunduğu görül- mektedir. Bu doğrultuda, Mahkeme’nin bir adım daha ilerleyerek 2010 yı- lında Aksu - Türkiye başvurusuna ilişkin vermiş olduğu kararda her- hangi bir hak ihlali tespit etmemesine rağmen, kararın karşı oyunda ilk defa stereotip kavramının tanımlanması konusunda adımlar atıldığı

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1