Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı
29 TBB Dergisi 2020 (146) Tolga YILDIRIM sakatlık ve kocama sebebiyle kişilerin cezalarını hafifletme veya kal- dırma yetkisi Cumhurbaşkanına tanınmaktadır. 77 2. Tasnif ve Terminoloji Meselesi Affın Anayasada genel ve özel af olarak ikiye ayrıldığı, genel ve özel affın TBMM’nin görev ve yetkileri kapsamında sayıldığı, koşulla- rı oluştuğu takdirde Cumhurbaşkanının istisnai olarak kişilerin ceza- larını hafifletebileceği veya kaldırabileceği yukarıda belirtilmişti. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “dava ve cezanın düşürülmesi” başlıklı dördüncü bölümünde affa yer verilmiştir. (md. 65) Burada kanun ko- yucunun Anayasaya uygun biçimde genel-özel af tabirlerini kullandı- ğı görülmektedir. Pozitif hukuk bakımından terminoloji konuyu çok basit biçime in- dirgese de, doktrinde konuya eğilen ilk yazarların 78 genel ve özel affı muhtelif açılardan tasnife tabi tuttukları görülmektedir. a. Genel Affın Tasnifi Meray 1944 yılındaki bir çalışmasında, umumi affı, “tam umu- mi af” ve “nakıs umumi af” olarak ikiye ayırmaktadır. 79 Bu bağlam- da; tam umumi af “kati olarak hükmedilememiş ve bakılmakta olan 77 Af yetkisinin hangi oranda olması gerektiği tartışmalarına ilişkin uygulanabilir- liği tartışmalı bir öneriyi Dönmezer-Erman ortaya atmaktadır. Yazarlar “genel af yetkisinin politik etkilerden kurtarılması gereklidir. Siyasal etkilere açık olan yasama organının bu konuda sahip olması zorunlu olan yetkinin bu etkilerden mümkün olduğu kadar kurtarılması için, önceden yasama organınca genel affın yapılmasına karar verilmesi, böylece Devlet Başkanına yetki veren bir kanunun yayınlanması ve bu kanun çerçevesinde af yetkisinin Devlet Başkanınca ferdileş- tirilerek kullanılması yerinde olur. Bu suretle af yetkisi adeta ikili bir aşamadan sonra kullanılabilir: önce yasama organı bu yetkinin kullanılması için gerekli du- rumun ve ortamın bulunduğuna ve hangi sınırlar içerisinde geçerli olabileceğine karar verecek, ondan sonra Devlet Başkanı yetkiyi somut bir biçimde kimler ve ne gibi suçlar hakkında kullanacağını belirleyecektir.” düşüncesini savunmaktadır- lar. Sulhi Dönmezer, Sahir Erman, Nazarî ve Tatbikî Ceza Hukuku Genel Kısım, Cilt: 3, 12. Basım, Beta Yayınevi, İstanbul, 1997, s. 218. Bu öneri, -dönemin siyasal rejimi göz önünde tutulduğunda- af yetkisinin yürütme organınca siyasal etki- lerden bağımsız biçimde kullanılması için ortaya atılmıştı. Türkiye’nin bugünkü siyasal rejimi bakımından, devlet başkanlığı makamının siyasal bir fonksiyonu haiz bulunması nedeniyle yazarların hareket noktasının artık geçerli olmadığı mülahaza edilmektedir. 78 Bu kapsamda Seha Meray’ın 1941 tarihli “Ceza Hukukunda Af” ve Selahattin Keyman’ın 1965 tarihli “Türk Hukukunda Af” eserleri üzerinden tasnif biçimleri incelenecektir. 79 Bu konuya ilişkin Meray’ın açıklamaları için bkz. Meray, s. 17.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1