Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı
299 TBB Dergisi 2020 (146) Nazlı Hilal DEMİR yönelik stereotiplerin farklı muameleler açısından haklı bir gerekçe olarak ileri sürülmesinin karşısında durmaktadır. Dava konusu olaya bakıldığında kadın başvurucunun tıbbi bir hata nedeniyle geçirmiş olduğu ameliyat sonrası, jinekolojik kompli- kasyonlar yaşayarak fiziksel, cinsel ve psikolojik sorunlarla karşılaştığı anlaşılmaktadır. Çektiği acı ve his kaybının yanında oturma, yürüme ve cinsel ilişki kurmaya ilişkin problemlerle yüzleşen başvurucu, bu- nun üzerine ameliyatın gerçekleştiği hastaneye karşı maddi ve ma- nevi tazminat talebiyle dava açmaktadır. Bu tazminat talebinin idare mahkemesi tarafından kısmen kabul edilmesi karşısında, davalı has- tanenin yerel mahkemenin bu kararını temyiz mahkemesinin önüne götürmesi üzerine açıkça cinsiyet stereotipleri üzerine kurulu bir yar- gı kararının nasıl olması gerektiğine yönelik mükemmel örnek teşkil edecek bir karar ortaya çıkmaktadır. Şöyle ki ev işleri için harcanan ücretin oldukça fazla gösterildiğini vurgulayan temyiz mahkemesi, belirlenen maddi tazminat miktarında; başvurucunun ev işlerini yap- ma kapasitesini kaybetmiş olduğunu tam olarak ispatlayamadığından ve ayrıca çocuklarının yaşları göz önünde tutulduğunda, yalnızca ko- casına bakma yükümlülüğü bulunduğundan dolayı evde tam zamanlı bir çalışana gerek duyulmayacağı gerekçeleriyle indirime gitmektedir. Bununla beraber, temyiz mahkemesi belirlenen manevi tazminat mik- tarının, iki çocuğu bulunan 50 yaşındaki başvurucunun cinsel haya- tının genç yaşlara oranla daha az önemli olduğundan bahisle yüksek olduğuna karar vermektedir. Görüldüğü üzere, cinsiyet stereotiplerinin yargı kararları üzerin- deki etkilerine ilişkin eşsiz bir örnek teşkil eden bu kararda, temyiz mahkemesinin hem maddi hem de manevi tazminat açısından indiri- me gidilmesine yönelik ileri sürdüğü argümanlar oldukça sorunlu gö- rünmektedir. İlk bölümde, çocukların yaşlarının büyük olduğundan dolayı başvurucu kadının yalnızca kocasına bakma yükümlülüğü bu- lunduğu belirtilerek, ev işi ve çocuk bakımı gibi konuların geleneksel görüşe uygun olarak kadınla ilişkilendirildiği görülmektedir. İkinci bölümde ise başvurucunun cinsiyeti ile yaşı ve iki çocuk sahibi olduğu vurgulanarak cinsel hayatının artık önemli olmadığı varsayımı, kadın cinselliğinin çocuk doğurmaktan ibaret görüldüğünü açıkça ortaya koymaktadır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1