Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı

303 TBB Dergisi 2020 (146) Nazlı Hilal DEMİR hassas oldukları ve bu tür cezalardan daha fazla etkilendikleri ya da erkeklerin daha dayanıklı olduklarına ilişkin stereotiplere dayalı mü- dahaleler eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir. Karar metninden, bu düzenlemenin pek çok kez Rusya Anayasa Mahkemesi’nin önüne gitmiş olduğu ve mahkemenin bu şikâyetleri, cezanın verilmesi sırasında yaş, sosyal ve fizyolojik özelliklerin dikka- te alınmasına olanak bulunduğu gerekçeleriyle reddettiği anlaşılmak- tadır. Aynı yönde Mahkeme’nin de farklı muameleye ilişkin özellikle yaş ve fizyolojik özelliklerin dikkate alınmasını meşru bir amaç olarak değerlendirdiği ve taraf devletin iç hukukunda ömür boyu hapis ceza- sı alan kişiler için cezaların gözden geçirilme ve 25 yıldan sonra tahli- ye olabilme ihtimali bulunduğundan dolayı Sözleşme kapsamında bir hak ihlali oluşmadığı yönünde karar verdiği görülmektedir. Bununla beraber, Mahkeme’nin kararını uluslararası alanda kabul edilen, infaz kurumlarında kadınlara karşı cinsiyete dayalı şiddetin ve istismarın engellenmesi, ayrıca gebelik ve analığın korunması argümanlarına dayandırmakta olduğu ve taraf devletin savunmasında ileri sürdüğü, erkeklere nazaran çok az kadının hapse girdiği, kadınların suç oran- larının düşük olduğu ve ömür boyu hapis cezasının oldukça seyrek uygulandığından bahisle kamu yararının bulunduğuna yönelik argü- manlarını haklı bulduğu söylenebilmektedir. Bu doğrultuda, bahse konu hukuki düzenleme ve buna bağlı ola- rak uygulanan farklı muamelenin -her ne kadar narin ve uysal bir do- ğaya sahip, zayıf ve en önemli rolü üreme olan kadın stereotipleri üze- rine kurulu olsa da- kadınların korunması amacını taşımakta olduğu ileri sürülmekte ve bunun üzerine Mahkeme’nin de kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık adı altında yapılan farklı muameleleri ayrımcılık ya- sağının ihlali olarak değerlendirmediği görülmektedir. Hatta bu ka- rara ilişkin Yargıç Sajo’nun yazmış olduğu mutabık görüşte, kadın ve erkek suçluların gerek suç tipleri ve suç işleme oranları gerekse suçta tekerrür gibi kriterler göz önünde bulundurulduğunda, aynı statüde olmadıkları ve infaz süresince kadınların çocuk doğurma ve yetiştirme şanslarının ellerinden alındığı için daha fazla acı çektikleri vurgulan- maktadır. Yargıca göre, bu bir cinsiyet stereotipi olarak değerlendirilse de kadın ve erkek arasında bulunan biyolojik farklılıkların görmezden gelinmesi mümkün olmamaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1