Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı
89 TBB Dergisi 2020 (146) Osman Korkut KANADOĞLU d) Kamu Yararına Yönelik Yükümlülük: Avukatlık faaliyeti özel olarak kamu yararına hizmet eder. Özgür ve bağımsız avukatlık, yar- gının bir organı olarak hukuk devletinin bütünleyici bir parçasıdır. Böylelikle mahkemeler ve savcılık yanında “hak savaşında” özgün bir işlev yerine getirir; müvekkilin hem hukuken dinlenilmesini hem de mahkeme önünde silahların eşitliğini sağlar. Gerçekten de kişiler hak arama özgürlüklerini avukatlar eliyle kullanır. 42 Nitekim 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nda savunmanın yargının kurucu unsurlarından olduğu yazılıdır. Buna göre savunma olmadan yapılacak bir yargıla- ma, gerçek bir yargılama olarak kabul edilemez. Her yurttaş, finansal ilişkilerinden bağımsız olarak hakkını elde edebilmelidir. Bunun için avukatlar adli yardım ve zorunlu müdafii- lik kapsamında avukatlık yapmakla yükümlüdürler. AİHS’de de mali olanaktan yoksun ise ve adaletin selameti gerektiriyorsa mahkeme ta- rafından tayin edilecek bir müdafiin yardımından yararlanma hakkı bulunmaktadır. Sonuç olarak bağımsız olmayan avukat, kötü bir meslek icra etmiş olur. Hakkını arayan yurttaş ancak bağımsız bir avukata güvenir, ken- disine açılır ve adalet beklentisi, ekonomik varlığı ve kişisel kaderiyle kendisini ona teslim eder. Tarih, diktatörlerin en hızlı ve acımasız biçimde avukatlığı nasıl güçsüzleştirdiğinin örnekleriyle doludur (Nazi diktatörlüğü dönemi gibi 43 ). Birey olmaya ve insan onuruna saygı göstermeyen, vatandaşla- rının hak taleplerine karşı çıkan bir devlet hiçbir zaman bağımsız avu- katlığa izin vermez. 42 Avukatla temsil hakkı, savunma hakkının temeli ve en önemli gereklerindendir. Bu hak, yeterli hukuki donanıma sahip olmayan bireyin savunmasını avukatın hukuki yardımıyla yapmasını güvence altına alır, (Pham-Hoang v. Fransa, B. No: 13191/87, 25.9.1992, prg. 39). 43 Ancak belirtmek gerekir ki, Alman Avukatlar Birliği de Nasyonel Sosyalistlerin idaresi altında kendilerini yeni Nazi Almanya’sının gerekleriyle uyumlu hale getiren bir “eşgüdüm” tecrübe etmiştir. Bunda elitlerin yönetimindeki baronun avukatların sorunlarının çözümüne şekilsel yaklaşımları büyük rol oynamıştır, bkz. KF Ledford, “Avukatlık ve Liberalizmin Sınırları: Weimar Cumhuriyeti’nde Alman Barosu”, (çev. K. Akbaş), Ankara Barosu Dergisi 2018/4, s. 301-303.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1