Türkiye Barolar Birliği Dergisi 146.Sayı

98 Barolar ve Avukatların Meslek Özgürlükleri tehdidini, savunmayı engelleyecek şekilde yorumlanmaması gerekti- ğini ve dolayısıyla müdahalenin, gereklilik şartını yerine getirmedi- ğini ifade etmiştir. Hükümet ise savcıların yargı organları arasındaki yerine ve önemine atıf yaparak yargıya olan güvenin sağlanmasında araç oldukları sebebiyle onlara karşı eleştirilerin daha dar yorumlan- ması gerektiğini ileri sürmüştür. Mahkeme’ye göre avukatların özel statüsü, onlara, adalet idaresin- de halk ve mahkemeler arasında aracı olarak merkezi bir konum ver- mektedir ki, bu durum da Baro kısıtlama / yasaklarını açıklamaktadır; “Avukatlar adaletin işleyişine dair kamuoyu önünde yorum yapma hakkına sahip olsa da eleştirilerinde bazı belirli sınırları aşmamak du- rumundadırlar. Bununla bağlantılı olarak, yargısal karar temelindeki sorunlar hakkında kamuoyunun bilgi edinme hakkı, adaletin uygun şekilde sağlanmasının gerekleri ve hukuk mesleğinin saygınlığının ko- runması da dahil olmak üzere konuyla ilgili çeşitli menfaatler arasında bir denge kurulması ihtiyacının göz önüne alınması gerekmektedir.” Mahkeme, resmi görev yapan memurlara karşı kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade kişilere göre daha geniş olduğunu, ancak bu memur- ların davranışlarının, tıpkı politikacılar gibi sürekli denetim altında olacağı ve bu nedenle her türlü eleştiriye katlanmak zorunda olduk- ları anlamına gelmediğini, aksine görev başındaki memurların sözlü hakaret mahiyetindeki saldırılara karşı korunması gerektiğini yinele- miştir. Ancak olayda başvurucunun temel eleştirisi, sert de olsa, bir ceza davasında tara ardan biri sayılması gereken savcının dava de- vam ederken seçtiği stratejisi hakkındadır. Dolayısıyla, savcının mes- leki veya diğer nitelikleri hedef yapılmamıştır. Bu nedenle AİHM’e göre, savcı bu eleştirileri hoşgörü ile karşılamalıdır. Zira her ne kadar savunma avukatının ifade özgürlüğü sınırsız olmasa da «silahların eşitliği ilkesi» tarafların argümanlarının tartışılması lehine bir durum oluşturmaktadır. Bu doğrultuda mahkeme, dile getirilen görüşlerin, savunmasının bir parçası olması ve savunma hakları ile ilintili olacağı sebebiyle, bu ifadelere yönelik -hafif olsa dahi-cezaların «caydırıcı» et- kisinden bahsederek, savunma avukatına verilen cezanın, demokratik bir toplum için gerekli; zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaca yönelik olma- dığına karar vermiştir. 61 61 Nikula v. Finlandiya, B. No: 31611/96, 30.11.2000, prg. 45-49. Savcıya yönelik ifa-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1