Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı
113 TBB Dergisi 2020 (147) Süha TANRIVER Yapmış olduğumuz bu tespitler, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. mad- desinde belirtilen, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davalar bakımından da geçerlilik taşımak- tadır (TTK m.5/A; ayrıca genel çerçevede bkz. Hukuk Uyuşmazlıkla- rında Arabuluculuk Kanunu m.18/A, II). Yine, yasa koyucu, iş uyuşmazlıklarıyla ticarî uyuşmazlıklar bağlamında, arabulucuya başvuru zorunluluğunu pekiştirmek ve bir anlamda onu tamamlamak için, sürece tarafların aktif bir biçim- de katılımını temin amacıyla İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3. mad- desinin on ikinci fıkrasıyla Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin on birinci fıkrasında, özel düzenleme- ler getirmiştir. Anılan düzenlemelere göre, taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle ara- buluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile, yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ay- rıca, bu taraf lehine, vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da, ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda, tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. İş uyuşmazlıklarıyla ticarî uyuşmazlıklar bağlamında somutlaştı- rılmış, genel çerçevede ise, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinde yaratılmış olan arabulucuya başvuru zorunluluğunun, arabuluculuk sürecinin başlatılması ve ilk toplantıya katılmayla sınırlı tutulduğunu; arabuluculuk sürecinin sürdürülmesi- ni sağlama ve anlaşmayla sonlandırılmasını kapsamadığı hususuna, vurgu yapmakta yarar vardır. Yani, yasal zeminde yaratılmış olan zo- runluluk, arabuluculuk sürecini başlatma ve ilk toplantıya katılmayla sınırlıdır. 1 Dava şartı arabuluculuk bağlamında, hakkında özel hüküm 1 Zorunlu arabuluculuğun, hak arama özgürlüğüne engel, ona ulaşmayı zorlaştırma ve karmaşık bir takım usuller içermesi sebebiyle hak aramaktan, adeta yıldırma anlamına geldiği hususunda (bkz.: Ö. Ekmekçi/M. Özekes, /M. Atalı/V. Seven, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, 2. Bası, İstanbul 2019, s.149-150). Karşıt görüş için bkz.: Ç. Yazıcı Tıktık, Arabuluculukta Gizliliğin Korunması, İstanbul 2013, s.39-43. Bkz.: dava şartı arabuluculuğun, hak arama özgürlüğüne müda- hale niteliği taşımadığı hususundaki Anayasa Mahkemesi’nin 11.7.2018 tarihli, 2017/178 E. ve 2018/82 K. numaralı kararı için (RG., 11.12.2018, Sa., 30622): “…… Arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun, kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1