Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı

115 TBB Dergisi 2020 (147) Süha TANRIVER (HUAK m.18/A, XX). Yine, dava şartı arabuluculukta dava açılmadan önce, ihtiyatî tedbir kararı verilmesi hâlinde, 6100 sayılı Kanun’un 397. maddesinin birinci fıkrasında, ihtiyati haciz kararı verilmesi hâlinde ise, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 264. maddesinin birinci fıkra- sında düzenlenmiş bulunan dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez. (HUAK m. 18/A, XVI). Özel kanunlarda tahkim veya başka bir alter- natif uyuşmazlık çözüm yoluna başvurma zorunluluğunun olduğu veya tahkim sözleşmesinin bulunduğu hâllerde, dava şartı olarak ara- buluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz (HUAK m.18/A, XVIII). Şimdilik iş uyuşmazlıkları ve ticarî uyuşmazlıklarla sınırlı tutul- muş olan bu adımın, 2 tüketici uyuşmazlıklarıyla aile hukuku uyuş- 2 Her ne kadar, fikrî mülkiyet hukukuna ilişkin mevzuattan kaynaklanan ve para ve tazminat alacağını konu alan davalar, Türk Ticaret Kanunu’nun 4’üncü mad- desinin birinci fıkrasının (d) bendinde sayılmış olan davalar arasında yer alsa bile, dava şartı arabuluculuğa ilişkin kurallar, bu bağlamda uygulanma alanı bulamaz. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi uyarınca, bu Kanun’un düzen- lemiş olduğu hukukî ilişkilerden kaynaklanan, hukuk davaları, fikrî ve sınaî hak- lar hukuk mahkemesinin görev alanına girer. Dolayısıyla, Ticaret Kanunu’nun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, fikrî mülkiyet hukukundan kaynaklanan hukuk davalarının ticarî davalar arasında sayılmasının, pratikte herhangi bir anlam ve önemi kalmamıştır; anılan davalar, asliye ticaret mahkeme- lerinin görev alanı dışına çıkartılmıştır. Fikrî mülkiyet hukukundan kaynaklanan hukuk davalarına, ayrı bir fikrî ve sınaî haklar hukuk mahkemesinin bulunma- dığı yerlerde, varsa o yerdeki asliye ticaret mahkemesince değil; asliye hukuk mahkemesince, fikrî ve sınaî haklar hukuk mahkemesi sıfatıyla bakılacaktır. Kal- dı ki; 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu 189’uncu maddesiyle değişik, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 76’ncı maddesinin birinci fıkrası ile göreve ilişkin olarak belirlemede bulunan Ticaret Kanunu’nun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenleme, zımnen ilga edilmiştir. Bu durum karşısında, fikrî mülkiyet hukukuna ilişkin alacak ve tazminat taleplerini konu alan hukuk davaları, dava şartı arabuluculuğun yani zorunlu arabuluculuğun kapsamı dışın- da kalır [Taraflardan birisinin ticarî işletmesiyle ilgili olmak kaydıyla, dava şartı arabuluculuğun kapsamında olduğu yönünde bkz.: E. Giray: Fikri ve Sınai Mül- kiyet Hukukunda Arabuluculuk (Ticarî Uyuşmazlıklarda Zorunlu Arabuluculuk, Ankara 2019, s.29-40, s.34]; ancak bu bağlamda ihtiyarî arabuluculuk kurumuna işlerlik kazandırılması mümkündür. Yine, Türk Ticaret Kanunu’nun 4’üncü mad- desinin birinci fıkrasının (d) bendinde, sözü edilen “fikrî mülkiyete ilişkin mev- zuat” kavramının kapsamına, sınaî mülkiyete ilişkin mevzuat da dâhildir. Sınaî Mülkiyet Kanunu 31’inci maddesi uyarınca, bu Kanun’un düzenlemiş olduğu, hukukî ilişkilerden (markalar, patent, coğrafi işaretler, geleneksel ürünler ve en- düstriyel tasarım ile faydalı modellerden) kaynaklanan hukuk davalarına, fikrî ve sınaî haklar hukuk mahkemesinde bakılır. Anılan düzenlemeyle, hem yeni tarihli kanun hem de özel kanun konumunda olması hasebiyle, Türk Ticaret Kanunu 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, yer alan ve göreve ilişkin ola-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1