Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı

126 Dava Şartı Arabuluculuk Üzerine Bazı Düşünceler yapılacak olan yazılı sınavı başarmış bulunma ile yetinilmeyip; daha ağırlıklı ve belirleyici olarak uygulama sınavını; yani bir senaryo üze- rinde, aktif bir biçimde arabuluculuk bilgi ve becerisini ortaya koyma- yı ve ölçmeyi hedefleyen bir sınavı, başarmış olma da mutlaka aran- malıdır. Yine, özellikle, dava şartı arabuluculuk bağlamında, arabulucu- nun hukukî statüsüyle hukukî sorumluluğunun ne olduğu hususla- rına yasal zeminde, mutlaka bir açıklık getirilmeli, 13 arabulucuların etkin bir biçimde denetlenmeleriyle ilgili olarak geniş kapsamlı ve ay- rıntılı hükümler sevk edilmeli ve mevzuat bazında Türk Ceza Kanunu anlamındaki konumlarına hukukî düzenleme yapılmak suretiyle işa- ret edilmelidir. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nda öngörülen modelde, bağımsız, tarafsız ve uzmanlık eğitimi almış olan üçüncü kişi, esas itibariyle uyuşmazlık içine düşmüş olan tarafları, sistematik iletişim teknikleri uygulamak suretiyle kendi çözümlerini kendileri- nin üretmesini sağlamak amacıyla bir araya getirir; aralarında iletişim kurar; bir diyalog sürecinin işlerlik kazanmasına ve bunun canlı tu- tulmasına katkı sağlar; onlara ortaklaşa bir çözüm üretmelerine veya geliştirmelerine olanak veren, son derece rahat ve özgür bir müzakere ortamı yaratmak suretiyle yardımcı olmaya çalışır. Üçüncü kişi, ilke olarak, süreçte aktif değil; pasif konumdadır; onun işlevi, esas itibariy- le taraflar arasındaki iletişimi kurmak ve bunu süreç boyunca canlı tut- makla sınırlıdır. Arabuluculuk sürecinin işleyişinde ve başarıyla, yani anlaşmayla sonuçlandırılmasında taraflar egemendir. Yine, kural ola- rak, arabulucu olarak tanımlanan kişi, taraflara üzerinde müzakereler- de bulunmak suretiyle mutabakata varabilecekleri bir çözüm önerisi sunamaz; bunu taraflara empoze edemez; geliştirilen çözüm önerisi üzerinde anlaşmaya varmaları için tarafları zorlayamaz. Hukuk Uyuş- mazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 15. maddesinin dördüncü fıkrası çerçevesinde, arabulucu, niteliği gereği yargısal bir yetkinin kullanımı niteliği taşıyan, sadece hâkim tarafından yapılacak olan iş- lemlerde (örneğin, tarafın isticvabı, tanık dinlenilmesi, keşif icrası gibi) bulunamaz. Bu durum da, kanunun öngördüğü modelin, haklı ve hak- nicelikten ziyade, niteliğe, kalitenin sağlanmasına ağırlık verilmelidir. 13 Bu bağlamda yapılan bir değerlendirme için bkz.: Arslan Azaklı, s.220, 226-228.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1