Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı

130 Dava Şartı Arabuluculuk Üzerine Bazı Düşünceler bu bağlamda, resmî bir sıfatı bulunmayan arabulucu önünde gerçek- leşmiştir ve tarafların karşılıklı bir biçimde ödünler vermek suretiyle temin ettikleri bir uzlaşının ürünüdür. Doktrinde, bu bağlamda ileri sürülen bir görüş 16 , Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde yer alan ve ibra başlığı taşıyan düzenlemeden hareketle, ibra tabirinin, bir sözleşmenin ismi niteliği taşımadığını, anılan kuralın, belirli bir ismi taşıyan sözleşmeyi, yani sadece ibra sözleşmesini veya ibranameyi de- ğil, işçinin haklarından vazgeçme yasağına ilişkin bulunduğunu, işçi- nin alacağının vazgeçmeyle değil, ancak ve ancak ifa ile sona erebile- ceğini gerekçe göstererek, hem ihtiyarî hem de zorunlu arabuluculuk sürecine işlerlik kazandırılmasının, hukuken imkânsız olduğunu, ara- buluculuk sürecinin ideal bir biçimde sona erdirilmesinin ürünü olan anlaşmanın ise, kesin hükümsüzlükle (mutlak butlanla) malûl bulun- duğunu savunmakta ve bu durumu, iş hukukunun işçiyi koruyucu emredici bir hukuk alanı olması niteliğinin de teyit ettiğini ileri sür- mektedir. Doktrindeki diğer görüş 17 ise, arabuluculuk süreci sonunda, varılan anlaşmanın, bir ibra sözleşmesi olarak tanımlanamayacağını, olsa olsa sulh ya da yenileme sözleşmesi şeklinde değerlendirilebilece- ğini esas almak suretiyle Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde aranan koşullara tabi kılınamayacağını belirterek, işçinin, arabulucu- luk görüşmeleri sırasında anlaşmanın temini bağlamında, bazı ödün- ler verebileceğini kabul etmekte ve bu durumun, iş hukukunun işçiyi koruyucu bir hukuk alanı olma niteliğine herhangi bir aykırılık oluş- turmayacağını dillendirmektedir. Her şeyden önce, arabuluculuk görüşmeleri sonunda işçiyle işve- ren arasında varılan anlaşma, ibra değil, genellikle karşılıklı ödünler verilmesini, fedakârlıklarda bulunulmasını öngören ve bir uzlaşının ürünü konumunda bulunan mahkeme dışı sulh sözleşmesi hükmün- dedir. Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesinde yer alan ve emre- dici bir nitelik taşıyan düzenleme ise, ibra sözleşmesiyle ilişkilidir; sulh sözleşmelerine teşmil edilemez. İşçi, gerekli görürse, işverenle uzlaşabilmek için, bazı haklarından feragat da edebilir. Hatta bu an- Taşpolat ise, sözü edilen anlaşma belgesini, sulh benzeri bir sözleşme olarak nite- lendirmektedir (M. Tuğsavul Taşpolat, Türk Hukukunda Arabuluculuk, Ankara 2012, s.185). 16 Ekmekçi/Özekes/Atalı/Seven, s.257. 17 Ş. Çil, İş Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk, Ankara 2018, s.52.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1