Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı

145 TBB Dergisi 2020 (147) İpek Sevda SÖĞÜT olarak ifade edilen “vakıf” 3 (tesis) Klasik Roma Hukuku’nda bilinmi- yordu. Nitekim eski çağlarda vakıflar, genellikle, yalnız güvene da- yanan bir işlem şeklinde tanınıyordu. Esasen vakfa ayrılan malvarlığı bir yediemine veriliyordu. Vakfın uzun süre devam etmesi sebebi ile, kural olarak, bu yediemin bir gerçek kişi değil, medeni haklardan ya- rarlanan, belediye, mabet gibi bir kurum olurdu. Burada yeni bir tüzel kişilik meydana getirilmiyordu ve vakfa ait malvarlığı da, bir amaca bağlanmış olmuyordu. Hatta bu yediemin, aradaki ilişkiyi bozarak, malvarlığını başka bir şekilde kullanabilirdi. 4 Bu bağlamda denilebilir ki, Roma Hukuku’nun ilk dönemlerinde de, vakıf müessesesi mevcut değildi. Hukuk alanında çok gelişmiş bulunan Romalılar, başlangıçta, bu müesseseyi pratik sahaya yani örf ve adete isnat ettirmişlerdi. 5 Bugünkü anlamı ile tüzel kişilik kavramı, Antik Roma’da oldukça geç ortaya çıkmıştı. Uygulamada Roma halkı ( Populus Romanus ), kor- porasyonlar (loncalar) gibi insan toplulukları, tüzel kişilik olarak adde- dilmez ve bunlara ait mallar üzerinde, müşterek mülkiyet prensibi uy- gulanırdı. 6 Ancak diğer yandan, bu toplulukların, kendilerini oluşturan Bir malvarlığı üzerinde intifa hakkı kurulduğu zaman, bu durum ister istemez malvarlığının borçlarını da etkileyecektir. Bu bakımdan, malvarlığı kavramına borçlar da girmelidir. Sanem Aksoy Dursun, Eşya Kavramı, XII Levha Yayınevi, İstanbul 2012, s. 58-59. Roma Hukuku’nda malvarlığı kavramını karşılamak üzere patrimonium terimi kullanılmaktadır. Bkz. dn. 42. 3 Medeni Hukuk alanında, ekonomik ve özellikle de kazanç paylaşma amacı gütme- yen tüzel kişilikler dernek ve vakıftır. Vakıf, belirli bir amaca özgülenmiş mal top- luluğunu ifade etmekle birlikte, Medeni Kanun’dan (MK) [Burada Medeni Kanun ile kastedilen, İsviçre’den iktibas edilen ve TBMM’de 17.02.1926’da kabul edilip, 04.10.1926 tarihinden yürürlüğe konulan, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’dir ve bu bakımdan kısaltması (MK) şeklinde yapılmıştır] önceki dönemin Vakıflar Hu- kuku, İslam-Osmanlı Hukukuna dayanmaktaydı. Bu bakımdan, MK’da vakıflara ilişkin düzenleme yapılırken, eski vakıflar için de bir düzenleme yapma ihtiyacı doğmuştur. Vakıflar Kanunu (13.07.1967 tarih ve 903 sayılı) ile vakıf kurumu ye- niden düzenlenerek, “tesis” terimi kaldırılmıştır. Hüseyin Hatemi/Burcu Kalkan Oğuztürk, Kişiler Hukuku, Gerçek Kişiler-Tüzel Kişiler, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2014, s. 81. 4 Paul Koschaker/Kudret Ayiter, Modern Özel Hukuka Giriş Olarak Roma Özel Hukukunun Ana Hatları, Dokuz Eylül Üniversitesi Matbaası, İzmir 1993, s. 99. 5 Bülent Köprülü, “Tarihte Vakıflar”, AÜHFD, C.8, S.3, 1974, s. 480. 6 Antik Roma’da birtakım cemiyetler, topluluklar (collegia, societates) mevcuttu. Örneğin, rahiplerin cemiyetleri, esnaf cemiyetleri gibi. Fakat bu topluluklar hu- kuk nazarında, insanlar gibi hak sahibi değillerdi. Bu topluluklar amaçlarının ta- hakkuku için, para veya mala ihtiyaç duyduklarında, bunlar doğrudan doğruya bir cemiyet olarak topluluğa değil, topluluğun üyelerine müştereken ait olurdu. Çünkü eski Romalılar, henüz insan topluluklarını manevi ve soyut bir kavram

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1