Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı
156 Roma ve Türk Hukuku’nda Aile Fideikomisi (Fideicommissum Familiae Relictum) Kavramı Esasen, dönem şartları içinde değerlendirildiğinde, Roma’da vakfın kuruluşunu sağlayan ön koşullar, dini inanışlar bağlamında, tanrılara ve mabetlere yapılan harcamalar şeklinde ortaya çıkmıştır. Bu türden uygulamaların, birey inisiyatifinden çıkıp, “vakıf” tüzel kişiliğini kazanması, Hıristiyanlığın Roma’nın resmi dini olarak ka- bul edilmesinden sonra gerçekleşmiştir. 56 Dolayısıyla, Hıristiyanlığın kabulünden önceki Roma toplumları ile, Hıristiyanlığın kabulünden sonraki Roma toplumlarında vakıf anlayışı, bireysel zihniyette farklı düzeylerde karşılığını bulmuştur. Hristiyanlık dininin kabulü öncesinde, kadim Yunan’da olduğu gibi, bireyin şan, şeref, menfaat elde etme araçlarından biri olan hayır ve imar faaliyetleri ile, toplumsal statü ve saygınlık elde etme ama- cı, vakfın ilkel biçimleri olarak görülürken, toplumsal düzeyde vakfın gelişimini engellemiştir. Dinsel bir topluma geçişle birlikte kurumsal yapılanmalar, vakfın toplumsal düzeyde ihtiyaçları karşılayıcı bir araç haline gelmesini sağlamıştır. 57 Burada özellikle belirtmek gerekir ki, bu çalışmanın amacı, İslam/ Osmanlı Hukuku’ndaki ya da günümüz Türk Hukuku’ndaki vakıf müessesesi ile Roma Hukuku’ndaki vakıf müessesesinin karşılaştırıl- masını yapmaya, aradaki benzerlikleri veya ilişkileri ortaya koymaya dair bir köken arayışı değildir. 58 Yukarıda da ifade edildiği üzere, Roma Hukuku’nda vakıf tüzel kişiliğinin ortaya çıkışı, çok geç bir zamanda gerçekleşmiş olup, amacını daimi ve esaslı şekilde gerçekleştirilmesini manlar vakıf müessesesini, eskiden Roma’ya tabi olan topraklardaki yerli halktan iktibas etmişler ve Roma Hukuku’ndaki res sacrae’lerin tabi olduğu şartlardan almışlardır. Fransız hukukçu Marcel Morand ise, bu nazariyeyi eleştirerek, Roma Hukuku’ndaki res sacroe’lere ait kuralların, İslam vakfına dair hükümlerle ilgili olmadığını, res sacroe terimi ile münhasıran, mabed ve ayine mahsus maddi eşya kavramının kastedildiği ve burada, bunlara ait bir menfaat getirecek mülk anlamı olmadığını ifade etmektedir. Oysa vakıflar, kendileri ve temin ettikleri menfaat, dini ve hayri bir amaca, bir kamu menfaatine tahsis edilmiş olan mülklerdir. Fuad Köprülü, İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesesi, Akçağ Yayınları, Ankara 2005, s. 304. 56 Roma Hukuku’nda Hristiyan vakıflarının ilk şekli için bkz. Biagio Brugi, Della prima forma che ebbero le Pie Fondazioni cristiane nel Diritto Romano, Atti dello Istitutio veneto, C.7, Seri 7, (1895-1896), s.1061 vd. 57 Florence Dupont, Daily Life in Ancient Rome, Blackwell Publishing, Oxford 1992, s.8. 58 Bu konuda son derece kapsamlı bilgiler içeren, vakfın kökeni ile ilgili farklı yakla- şımları ve tartışmaları ortaya koyan çalışma için bkz. İrem Karakoç, Türk Hukuk Tarihinde Vakıf Müessesesi, (Vakıf), Yetkin Yayınevi, Ankara 2018.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1