Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı

169 TBB Dergisi 2020 (147) İpek Sevda SÖĞÜT ve bunlar vasiyetnameyi kısıtlardı. Scaevola’ya kadar, yararlanıcıların, ilgili mülkü, nomen sahibi haleflere hukuken aktarabildiği görülmekte- dir. Üçüncüsü ise, mülkiyetin iktisabını sonsuza kadar engelleyen dü- zenlemelerdir. Diğer iki türe göre, bunlar daha nadir görülmekteydi ve çoğunlukla ilgili aile lehine olurdu. 106 Aile evlatları ve azatlılar lehine olarak yapılan bağışlamalardan genellikle, fideicommissa familiae relictam olarak bahsedilmekteydi. Her iki türün de, fideicommissum olduğu ve her iki yararlanıcının da familia üyesi olduğu doğru olsa da, terim önemli ayrımları gizlemektedir. Ge- nel olarak, Roma Hukuku’nda, özgür bir kimse lehine yapılan tasar- ruf ile azatlı lehine yapılan tasarruf aynı görülmemekteydi. Kaynaklar tarafından diğerine taahhüt veya emanet edilmesi olan bir hukuki işlem şeklinde anlaşılmaktadır. Kendisine taahhüt edilen kişi bu mülkü, kendisinden başka bir kişi/kişilere iletmek; bir başkası için elinde tutmak veya yararlanıcılar lehine bazı görevleri ifa etmek yükümlülüğü altına girmektedir. Fakat kendisi bundan yarar- lanamamaktadır. Hukuk sözlüğüne göre, trust “bir mülkün, ayni veya şahsi ola- rak, bir kişi yararına olacak şekilde bir başka kişinin elinde tutulması” demektir. Bu tanım aynı anda biri hukuki, diğeri hakkaniyetten kaynaklı iki menfaati birlik- te içermektedir. Mütevelli (trustee), hukuki kimliği veya menfaati taşıyan taraftır; cestui que trust/yararlanıcı (beneficiary) ise, hakkaniyet menfaatini taşıyan taraf- tır. Eğitim, din, burs veya hayri maksatla yapılan trust’lara charitable/public trust denir. Bunun yanı sıra doğrudan doğruya veya açık (express/direct) trust’lar, sağlararası (inter vivos), örtülü trust’lar, sabit yatırım ortaklığı (fixed investment trust), nesil atlama transfer trust’ı (generation-skipping transfer) gibi trust türle- ri de vardır. Karakoç, Vakıf Müessesesinin Kökeni, s. 451, dn. 107. İngilizce bir kelime olan “trust”, genellikle tercüme edilmeden orijinal dilindeki anlamından çok farklı anlamda kullanılır. Örneğin, İsviçre’de “trust” kelimesi yaklaşık olarak şu anlama gelmektedir: “Kendi bireysel öz ekonomik varlıklarından vazgeçmiş bağlı şirketleri olan ve bunların hakim şirketle birleşerek merkez yönetiminin pazar üzerinde tekelci kontrolü olan bir birlik oluşturduğu tekelleştirilmiş iştir.” Huber, s. 1. Türkçe’ye vakıf veya kayyumluk diye de çevrilebilen “trust” terimi; Türk Hukuku’nda vakıfların sadece hayır işleri için kurulabildiği dikkate alındı- ğında, Anglo-Amerikan Hukuku’nda hayır işleri amaçlarının yanı sıra, çoğunluk- la, özel amaçlı bir tür servet yönetimi statüsü olarak görülmektedir. Daha ötesi, Ingilizcede “foundation” ve “endöment” kelimeleri de, Türkçe’ ye vakıf olarak çevrilebilmektedir. Türk Hukuku’nda yer alan kayyumluk müessesesi ise, zorun- lu sınırlılıkları haizdir. Tüm bu kavramlarla karıştırılmaması amacıyla ve Türk Hukuku’nda birebir uygulama karşılığı bulunmaması nedeniyle, “trust” terimi servet yönetimi olarak çevirebildiği gibi, yine, “trust” terimi yerine mutemetlik, settlor yerine kurucu, trustee yerine mutemet, beneficiary yerine lehdar, protector yerine hami, foundation yerine vakıf, founder yerine vakfeden gibi, Türkçe göreli uygun karşılıklar kullanabilmektedir. Türkben Pedük, “Servet Yönetimi Hizmet- leri (Trust/Fiduciary Services)”, Maliye Finans Yazıları, S.83, Nisan 2009, s. 131, dn.3. Bu nedenle ilgili terim, bu çalışmada, görece uygun karşılıklarla eşleştiril- mek yerine, aynen muhafaza edilmiştir. 106 Johnston, Family Settlements, s. 268-269.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1