Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı

173 TBB Dergisi 2020 (147) İpek Sevda SÖĞÜT Osmanlı Devleti Dönemi’nde ise, tartışmalı olmakla birlikte, bir ailenin üyelerine menfaat sağlayan, onların hak ve menfaatlerini göze- ten aile vakıflarının kurulması caiz görülmüştür. Yukarıda açıklandı- ğı üzere, zürri vakıf denilen bu vakıflarda; vakıf senedinde belirtilen yardım koşullarının ifasından sonra, vakfın gelirinden (galle) fazlası- nın, vakıf senedinde belirtilen evlatlara ya da hısımlara verilmesi ön- görülmüştür. Vakfeden, vakfın gelirinin fazlasından, sadece belirli bir kişi ya da kişilerin veya çocuklarının, alt ve/veya üst soyunun ya da diğer akrabalarının yararlanmasını mümkün kılabiliyordu. MK sonra- sında, Vakıflar Kanunu (05.06.1935 tarih ve 2762 sayılı) ile mazbut ya da mülhak vakıf kabul edilen zürri vakıfların malvarlığı üzerinde hak sahipliği bulunanların, bu hakları belirli koşullara bağlı olarak korun- muştur. 115 Zürri vakıflar, ülkemizde halen mevcut olup, eski MK md.322/2 uyarınca, böyle vakıfların kurulması men edilmişti. 116 MK, md. 322’nin başlığı “Aile Vakfı” idi. Oysa bu başlık, yukarıda izah edilmeye ça- lışılan zürri vakıflar anlamında değil, MK’da hükme bağlanmış olan tesis anlamındadır. 117 Burada “tesis” ile kastedilen, daha önce bahsi geçen, MK’da, “vakıf” terimi yerine tercihen kullanılan ve artık ama- cının “kurbet kastı” kapsamına girmesi aranmayan, gerçek veya tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemele- göbeğin ölmesi ile vakıf fakirlere tahsis edilir. Vakfeden, “evladıma ve evladı ev- ladıma vakfettim” demişse, o zaman soyu son bulana kadar bu vakıftan fayda- lanılır, sonra fakirlere tahsis olunurdu. Böyle vakıflarda, vakıfın soyundan gelen bütün kişiler vakıftan faydalanırlardı. Yani, ikinci göbekten birisi varken dahi üçüncü göbekten olanlar da istifade ederlerdi. Vakfeden, bir nesil son bulmadan, daha sonraki neslin faydalanamayacağını söylemişse, bu kayda itibar olunurdu. Ahmet İşeri, “Vakıflar (Medeni Kanun’dan Önceki ve Sonraki Vakıf Nev’ileri ve Hukuki Mahiyetleri)”, AÜHFD , C.21, S.1, 1964, s.207-208. 115 Ömer Çınar, “Mazbut ve Mülhak Vakıflarda Galle (Gelir) Üzerinde Vakıf Evlat- larının ve Diğer İlgililerin Hak Sahipliği ve İntifa Hakkı Hayrından Fazla Olan Mülhak Vakıfların Aile Vakfına Dönüştürülmesi”, Prof. Dr. Cevdet Yavuz’a Ar- mağan, MÜHF-HAD Özel Sayısı , C.22, S.3. 2016, s.831. 116 İşeri, s. 208. Zürri vakıfların vakıf senedinde, mirasçıların zikredilmesinin, her zaman vakfın amacına aykırı olmayacağı, insanların kendi hısımlarına yaptığı sadakanın Islam dinine göre daha hayırlı ve sevap olduğu, ancak vakfedenin amacının, bazı mirasçıları mirastan mahrum etmek olduğu durumlarda ise, bu tür vakıfların caiz olmayacağı ileri sürülmüştür. Ahmed Akgündüz, İslam Huku- kunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınevi, İstanbul 1996, s. 271-273. 117 Coşkun Üçok, Türk Hukuk Tarihi, Ajans-Türk Matbaası, Ankara 1957, s.101.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1