Türkiye Barolar Birliği Dergisi 147.Sayı
83 TBB Dergisi 2020 (147) Hasan ORAL yükümlünün bulunmadığı zamanlarda işlerini yürüten oğlunun söz konusu işle ilgisi tabii bulunmakla birlikte, yalnızca babasının bu- lunmadığı zamanlarda işin başında bulunan oğlunun, işin tümünün yürütümünden haberdar olduğu anlamına gelmez. Bu nedenle, bu kişinin yükümlünün tüm faaliyetini kapsayacak şekilde vermiş oldu- ğu ifadenin delil olarak değeri olmaz. Vergilendirmede beyanı delil olarak kullanılacak tanığın vergiyi doğuran olayla tabii ilişkisinin açık olarak anlaşılabilmesi de gerekir. 40 Vergilendirme muamelelerinde ifadesine dayanılan tanığın ver- giyi doğuran olayla ilgisinin tabii ve açık bulunup bulunmadığı, her olayda, olayın özellikleri dikkate alınarak idari yargı yerlerince takdir edilmektedir. Görüleceği üzere tanığın vergiyi doğuran olayla ilgisinin açık ol- masının ilk unsuru tanığın konumunun vergiyi doğuran olayla olan bağının hemen anlaşılabilmesidir. Danıştay ilk unsuru tek başına ye- terli görmemektedir. Bu nedenle ikinci unsur, mükellef ile tanık ara- sında, vergiyi doğuran olayla ilgili doğrudan anlaşılabilir bir itilafın olmaması olarak ifade edilebilir. Bu unsurların varlığı halinde tanığın, vergiyi doğuran olayla ilgilisinin açık olduğu söylenebilir. Danıştay bazı hallerde tanığın vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerle ilgisinin tabii ve açık bulunmasına karşın, ifade- sine kanıt olarak itibar etmemektedir. Örneğin; mükellefle nizalı bulu- nan tanığın ifadesi, 41 mükellefi zarara uğratmak amacıyla verilen tanık ifadesi, 42 kira bedelini kendi ticari defterlerine mükellefin beyanına uygun olarak geçiren kiracının, kira sözleşmesinde yazılandan daha 40 Yusuf Karakoç, Türk Vergi Yargılaması Hukukunda Delil Sistemi, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları, No:77, İzmir 1997, s. 153 41 Danıştay 3. Daire, 1987/1199 E., 1988/1021 K. ve 30.03.1988 tarihli kararı “Mü- kellefin imzasını taşımayan yoklama tutanağında Vergi Usul Kanunu’nun 131. maddesine uygun olmadığı; esasen bu tutanaktaki saptamaların, mükellefle iyi ilişkiler içinde bulunmayan kişiler nezdinde yapıldığı, bu nedenle, bu yoklama tutanağına dayanılamayacağı hk.” Danıştay 4.Dairesi, 1977/3507E., 1978/465 K. ve 15.02.1978 tarihli kararı 42 Danıştay 3. Daire, 1986/1213 E., 1987/137 K. ve 15.11.1987 tarihli kararı “Alacaklı ile akraba ilişkisi hakkında inceleme elemanına gerçek dışı beyanda buluna borç- lunun faiz ödediği yolundaki ifadesinin alacaklıyı zarara uğratmak amacı taşıdığı anlaşıldığından bu ifadeye itibar edilemeyeceği hk.”
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1