Türkiye Barolar Birliği Dergisi 148.Sayı

389 TBB Dergisi 2020 (148) A. Füsun ARSAVA sistemik problemlerin bu problemlerin çok sayıda kişiye ilişkin sonuç- ları olması nedeniyle ve AİHK’nun geçerliliğini engellemesi nedeniyle hızlı ve etkin olarak çözülmesi gerekliliği inkâr edilemez. Diğer taraf- tan genel problemlere ilişkin normatif çözümlerin demokratik meşrui- yeti olan ulusal yasama organları tarafından gerçekleştirilebileceğinin ve AİHM’nin bu çerçevede AİHK muvacehesinde somut durum için sadece motivasyon yapabileceğinin gözardı edilmemesi gerekmekte- dir. AİHM’nin eş zamanlı olarak çok sayıda başvuruyu aynı gerekçe ile karara bağlaması ve sistemik problemlere dikkat çekmesi somut başvuruları karara bağlama misyonuna uygun düşmemektedir. Kon- vansiyon hukuku tarafından kararların kural olarak tespit niteliğine sahip olduğunun kabul edilmesi, AİHM tarafından aradan geçen za- man içinde olağan bir müessese olarak uygulanan ve usul yönetme- liğinin 61. maddesinde genel usul müessesesi olarak şekillendirilen pilot dava yönteminin istisnai bir müessese olarak kategorize edilmesi gerektiğine karine teşkil etmektedir. III - Eda kararlarının kural duruma dönüşmesi Pilot dava kararları ve “no real choice” durumları açık olarak be- lirlenen konular ve bireysel başvurular için söz konusudur. AİHM tarafından “istisnai durum” çerçevesinde mütalâa edilen diğer bi- reysel başvurularda mahkeme eda kararlarına özel durumları de- ğil, AİHK’nun 1 ve 19. maddesinde yer alan Konvansiyona riayet konusunda öngörülen genel yükümlülüğe ve Konvansiyonun 41 ve 42.maddelerine istinat etmektedir. 25 Eda kararlarının verildiği diğer davalarda hernekadar özel durum gerekçe olarak kullanılmasa da mahkemenin kararların kapsamlı etkisine istinat ettiği görülmektedir. AİHM’nin AİHK’na riayet yükümlülüğü konusunda herhangi bir te- reddüt bulunmaması nedeni ile Konvansiyonda yetkileri bireysel baş- vuruları kabul etme ve bu çerçevede tespit kararı almakla sınırlı olarak tarif edilen AİHM’nin yetkilerini usul hukuku üzerinden genişletmesi mümkün değildir. Buna ilave olarak somut durum bağlamında Kon- vansiyon devletleri bakımından Konvansiyona riayet mükellefiyeti 25 Broniowski/Polen, karar 22.06.2004, Nr.31443/96, Ziff.189; Gatt/Malta, karar 27.07.2010, Nr.28221/08; Görgülü/Almanya, karar 26.02.2004, Nr.74969/01, Ziff.64

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1