Türkiye Barolar Birliği Dergisi 149.Sayı

104 Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında ... hâkimin talep sonucundan daha fazlasına karar vereceği gibi bir an- lam çıkartılamaz, zira dava geçici bir talep sonucuyla açılan belirsiz alacak davasıdır. Her iki taraf da belirsiz alacak davası olarak açılan bu davada artırılan talep sonucuna göre hâkimin nasıl hareket edece- ğini çok iyi bilmektedir. Aslında burada hâkim, Kanunun kendisine yüklediği bir görevi ifa etmektedir. Ayrıca alacağın miktarının hangi anda belirlenir hale geldiğini (tahkikatın sona erdiğini) en iyi tespit edecek olan da hâkimdir. Kanunun kendisine yüklediği görevi yerine getiren hâkimin eyleminden tarafların olumlu veya olumsuz bir sonuç çıkartabilmeleri mümkün değildir. Unutulmamalıdır ki alacağın be- lirli hale gelmesine rağmen davanın esastan reddedilmesi her zaman mümkündür. Maddede yapılan son değişiklik üçüncü fıkranın kaldırılmasıdır. HMK m. 107, f. 3’te belirsiz alacak davası başlığı altında yer alan ve “ ayrıca kısmî eda davasının açılabildiği hallerde ” tespit davası açılmasına izin veren hüküm, belirsiz alacak davası dışında kısmî davanın açı- labildiği her durumda böyle bir dava açılabilecekmiş gibi yorumlara yol açmıştır. Hükmün aynen muhafazası, kısmî dava açılması müm- kün olan her durumda tespit davasının da açılabileceği yolundaki gö- rüşlere dayanak teşkil edebilmektedir. Oysa kısmî dava da Kanunda düzenlenmiş olan bir eda davası türü olup, her dava için Kanunda ge- nel dava şartı olarak öngörülmüş bulunan “hukuki yarar” şartı, kısmî dava bakımından da geçerlidir. Belirtmek gerekir ki, 6644 sayılı Ka- nunun 4. maddesiyle, kısmî davaya ilişkin m. 109, f. 2’de yer alan ve “ Talep konusunun miktarı taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmî dava açılamaz ” şeklinde olan hükmün yürürlükten kaldırılmış olması da bu sonucu değiştirmez. Bir başka deyişle, hiçbir sınırlamaya tâbi olmaksızın, kısmî dava açılmasının mümkün olduğu her durum- da, dava dışı tutulan kesim için de aynı zamanda tespit davası açılabi- leceğinin kabul edilmesi, usul ekonomisi ilkesinin açıkça ihlâl edilmesi anlamına gelir. Ayrıca, tespit davası ve bu davanın koşulları, m. 106’da düzenlenmiş, bu maddenin ikinci fıkrasında da tespit davasında ko- runmaya değer güncel bir hukuki yararın bulunması gerektiği açıkça hükme bağlanmıştır. Diğer taraftan, m. 107, f. 3’te yer alan kural her ne kadar belirsiz alacak davasını öngören düzenleme içinde yer almakta ise de, belirsiz alacak davası ile değil, m. 109’da düzenlenen kısmî davayla ilişkilidir.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1