Türkiye Barolar Birliği Dergisi 149.Sayı

156 Yargıtay Kararları Işığında Medeni Muhakeme Hukukunda Tanık Listesi hut tahkikat 9 aşamasında kesin süre verilmesi 10 gerektiği kabul edil- mektedir. Tanık listesinde gösterilmemiş kimseler, kural olarak, tanık sıfa- tıyla dinlenemeyeceği gibi, yeni bir tanık listesi de verilemez. Tanık listesi verilmiş olmakla birlikte bu listede tanıkların adresleri göste- rilmemiş yahut tanık, gösterilen adreste bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu ta- nığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır. 11 Kuşkusuz bu durum, ta- nık listesini bütünüyle geçersiz hâle getirmemekte ve adresleri doğru olarak bildirilen tanıkların dinlenilmesine engel teşkil etmemektedir. 12 Öte yandan, belirtmek gerekir ki, taraflar, tanıklarını mahkemeye muhakkak ayrı bir liste hâlinde sunmak zorunda değillerdir; dava ya da cevap dilekçesinde yahut cevaba cevap veya ikinci cevap dilekçe- lerinde de tanıklarının ad ve adreslerini bildirebilirler. Eğer bu yapıl- 9 Nur Bolayır, Hukuk Yargılamasında Delillerin Toplanmasında Tarafların ve Hâkimin Rolü, İstanbul 2014, s. 406-407; Atalay, Pekcanıtez Usul, s. 1892. 10 Belirtelim ki, süre verilmesi sadece yazılı yargılama usulüne tâbi davalar değil, aynı zamanda basit yargılama usulüne tâbi davalar bakımından da geçerlidir. Di- ğer bir deyişle, basit yargılama usulüne tâbi davalarda da tarafların dilekçelerin teatisi aşamasında tanık deliline dayandıklarını belirtmeleri yeterli olup hâkim, taraflara tanık listesini sunmaları için ayrıca süre verecektir. Örneğin: “Davalı ve- kili kendisine verilen 2 haftalık kesin süre içinde davaya karşı cevaplarını bildir- miş, savunma yapmış, aynı dilekçede deliller bölümünde tanık deliline dayanmış, tanıkların hangi konuda bilgisine başvurulacağını bildirmiş, tanıklarının isimle- rini daha sonra vereceğini beyan etmiştir. Taraflar sulh olmadıklarından davalı vekili tanıklarının isimlerini bildirmesi için süre istemiş, mahkeme HMK’n ı n 318. maddesini gerekçe göstererek talebi reddetmiş, tanık dinlemeden davayı sürdü- rüp bitirmiştir. Davalı vekili iki haftalık kesin süre içinde sunduğu dilekçede tanık deliline dayandığına göre davalı tarafa tanıklarının isimlerini, adreslerini bildir- mesi için usulüne uygun süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile savunma hakkını kısıtlar biçimde talebin reddi doğru olmamıştır” 7. HD 27.12.2013, 15634/23731 (Altay, Pekcanıtez Usul, s. 2098). 11 Bkz. HMK m. 240, f. 2 ve 3. Belirtmek gerekir ki, HMK m. 240, f. 3, c. 1’de yer alan “kesin süre” ibaresi ile c. 2’nin anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmuş, Yüksek Mahkeme yaptığı değerlendirme neticesin- de bahsi geçen hükmü Anayasaya aykırı bulmamıştır. Kanaatimizce mesele Yük- sek Mahkeme’nin kabul ettiği kadar basit değildir. Gerçekten de bilhassa avukatla temsil mecburiyetinin bulunmadığı hukukumuzda tarafların tanıkların adresleri- ni hatasız olarak bulmakta güçlük çekebilecekleri söylenebilir. Bu konudaki so- rumluluğun tümüyle tarafların omzuna yüklenmesi hak arama özgürlüğünü (AY m. 36, f. 1) zedeleyebilir. 12 Evrim Erişir, “Medeni Usul Hukukunda Tanık Listesi”, İzBD, 2007/1, s. 217.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1