Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı
130 Türkiye’de Kürtajın Etik Açıdan İncelenmesi olarak çocuk yapmanın günah olduğu bir aile kültüründen geldiği gibi farazi durumlarda, istemediği bir şey için kadını bu yükümlülüğe mahkum etmek anlamına gelir. Dolayısıyla etik ve ahlaki perspektif- ten bakıldığında, kadının vücudunun üstünlüğü ceninin vücudu ve yaşam hakkından önce gelmesi bu tip durumlar için daha mantıklı gö- zükmektedir. Tüm bu konularda aslında çıkarım hep aynıdır. Kadın, burada cenini vücudunda yaşatan olduğu ve ceninin hayatta kalabilme ihtimalinin sadece kendisine bağlı olduğu bu tarz durumlarda, zorla bir “şeyi” vücudunda taşıyarak yaşatmaya zorlanamayacağı görüşü baskın gelmektedir. Bu konuyla ilgili Thomson ve kemancı örneğini de vermemiz gerekir. Thomson, aşağıdaki pasajı cenini vücudunda taşı- mak zorunda olan bir kadını betimleyerek açıklamak istemiştir. “Bir sabah uyandığınızda kendinizi kemancı ile sırt s ırta buluyorsunuz. Bilinci kapalı ünlü bir kemancı yatakta yatıyor. Müzik Aşıkları Derneği ise bir tek siz o vücuda uyumlusunuz diye sizi kaçırıyor. Dolaşım sistemlerinizi birbirine bağlıyor ve size şunu diyorlar: ‘Bakın üzgünüz, Müzik Aşıkları Derne ği size bunu yapmamalıyd ı ve eğ er b ö yle bir şeyi yapacaklarını bil- seydik kesinlikle izin vermezdik. Fakat yapmışlar ve kemancının yaşamı size bağlı. Bağlantıyı kesmek onun ö lmesi demek. Fakat üzülmeyin bu sadece 9 ay sürecek’. T ö rel açıdan bu durumu kabul etmek zorunda mısınız? Ya 9 ay değil de 9 y ıl olsaydı ?” Bu pasajda rol alan kemancının fetüs, müzik derneğinin devlet ya da yasalar, okuyucunun da gebe kadın olduğu açıktır. Fakat burada ve- rilmek istenen mesaj, yaşama hakkı ile yaşamı devam ettirme hakkının kadının tercihi olması gerektiğidir. Evet, gerçekten de buna katlanıp 9 ay boyunca kemancıyı hayatta tutabilirsiniz. Fakat bu en fazla sizi bir iyilik meleği yapar. Ancak sizin burada gerçekten -ceninin- yaşamını devam ettirmeme hakkına sahip olmanız, hakların yarışı kapsamın- da makul kabul edilebilmelidir. Ayrıca McKinnon, korunmadığı için hamile kalan kadınların sorumsuzlukla suçlanamayacağını ve bundan ötürü cezalandırılamayacağı çünkü içinde yaşadığımız cinsiyetçi top- lumda kadınların korunma ve cinsellik konusunda özgürce seçim ya- pamadığını, partnerlerinin baskısı altında olduklarını, bazen “hayır” deme ya da korunmayı önerme gücünü bulamadıklarını konuya farklı bir bakış açısı getirmek adına söylemektedir. 18 18 Catharine MacKinnon, Feminist Bir Devlet Kuramına Doğru, çev. Türkân Y ö ney, Sabir Yücesoy ( İstanbul: Metis Yayınları, 2003), 214.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1