Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı

145 TBB Dergisi 2020 (150) Berat ÇAMLICA paylaşmadığına bakılmaksızın, fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddetin bütün türleri olarak ifade edilmiştir. 33 34 35 İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği, biyolojik veya hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın ev içi şiddetin (örneğin eski veya mevcut eşler, evlilik dışı partnerler, birlikte ikamet edilen aile fertleri, akrabalar veya birlikte ikamet edilen başkaları tarafından yö- neltilen şiddetin) ve kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin standartlar öngören ve Avrupa ülkelerini hukuki olarak bağlayan ilk belge olmasıdır. 36 37 İstanbul Sözleşmesi ile TMK anlamında bir kadın ve erkeğin kar- şılıklı uygun rızalarıyla kurulan evlilik birliği kavramı genişlemiştir. Şöyle ki sözleşme ile eşlerin boşanmış olup olmadığının veyahut TMK tarafından birliktelik halinin tanınmış olup olmadığının bir önemi bu- lunmamakta ve bu kapsamda bireylerin birbirlerine yönelik her tür- lü şiddet içerikli eylemleri sözleşmeyi onaylamış bulunan devletlerin mücadele etmesi gereken eylem sınıfına girmektedir. 33 Kadriye Bakırcı, İstanbul Sözleşmesi, Ankara Barosu Dergisi, 2015/4, s.149, http:// www.ankarabarosu.org.tr/siteler/ankarabarosu/tekmakale/2015-4/7.pdf ( Erişim Tarihi: 01.12.2019) 34 Bakırcı, “…Sözleşme’nin Türkçe metni ile İngilizce metni karşılaştırıldığında, Türkçe çeviride yanlışlıklar olduğu görülmektedir. Sözleşme’nin metnindeki “ev içi şiddet (domestic violence) ibaresi, Türkçe’ye “aile içi şiddet” olarak çevrilmiş, ev içinde (domestic unit) ibaresi ise “aile birliğinde” olarak çevrilmiştir... Türkiye’nin de tarafı olduğu 1969 tarihli Antlaşmalar Hukuku Hakkında Viyana Sözleşmesi m. 33 uyarınca, uluslararası sözleşmelerin orijinal metinleri bağlayıcıdır. Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ne herhangi bir çekince de koymadığından, Türkiye açısından bağlayıcı olan, hatalı ve eksik Türkçe çeviriler değil, orijinal metinlerdir”. s.137- 138. 35 “Aile içi şiddet, ne kadar yaygın olduğu tam olarak bilinmeyen bir olaydır. Çünkü aile içi şiddet aile mahremiyetinin bir unsuru olarak görüldüğü için çoğu zaman korku, çaresizlik gibi duygularla gizlenmektedir. Dolayısıyla da mücadele edilmesi ve önlenmesi zor bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır”. Eray Karınca, Kadına Yönelik Aile İçi Şiddete İlişkin Hukuksal Durum ve Uygulama Örnekleri, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü Kadına Yönelik Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi, Ankara 2008, s. 3. (http://www.ktu.edu.tr / dosyalar/kadinarastirmalari_b5652.pdf , Erişim Tarihi:03.08.2020) 36 Bakırcı, s. 134. 37 Sözleşmenin getirdiği yükümlülükler o kadar önemlidir ki 2. maddenin son fıkrasına göre silahlı çatışma durumlarında bile geçerliliğini korur ve taraf devletlerin bunu garanti altına alması gerekir. Tuğba Bayraktar, İstanbul Sözleşmesi ve 2017 Türkiye Gölge Raporuna İlişkin Bir Değerlendirme, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , C. 26, S. 3, 2018, Ss. 87-111, s.95. ( https:// dergipark.org.tr/tr/download/article-file/610429 , Erişim Tarihi: 03.08.2020)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1