Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı
230 İş Kazasından Doğan Taksirle Yaralama Suçunda Asıl İşverenin Cezai Sorumluluğu dir. Taksirli suçlarda failin neticeye yönelik bilme ve isteme unsuru gerçekleşmediği için taksirli suçlarda fail sadece hareketi gerçekleş- tirmek için harekete geçer. Bu nedenle taksirli suçlarda teşebbüsten bahsedilemez . 133 b. İştirak Taksirle işlenen suça iştirakin mümkün olup olmadığı tartışıl- mıştır. İtalyan öğretesinde Bettiol ’a göre, taksirli suçlara kasten iştira- kin mümkün olduğu, Santora ’ya göre taksirli suçlara kasten iştirakin mümkün olmadığı, 134 Alimena ’ya göre taksirle işlenen suçlara iştirakin mümkün olmadığı, İspanyol öğretisinde bazı yazarlara göre, taksirli suçlarda iştirakin gerçekleşmediği, Türk öğretisinde büyük çoğunlu- ğa göre, taksirli suçlarda iştirakin mümkün olmadığı ve kasten işle- nen suçlara taksirle iştirakin mümkün olmadığı savunulmaktadır. 135 Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen iştirake ilişkin hükümleri taksirli suçlar bakımından uygulayamadığımız için taksirle yaralama suçuna iştirak mümkün değildir. 136 Birden fazla kişinin dikkatsiz ve özensiz davranışı sonucunda taksirle yaralama gerçekleşmiş olabilir. Türk Ceza Kanunu’nun 22/5’inci maddesine göre, birden fazla kişinin tak- sirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir. Bu nedenle, asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğu durularda her ikisi de neticenin meydana gelmesinde kusurlu ise bu kişiler ayrı ayrı sorumlu olacak- lardır. 137 Ayrıca, uygulamada bilirkişi raporlarında yer verilen “asli” ve “tali” kusurlu ayrımı yapılmasının hukuki bir dayanağının bulun- madığı ifade edilmektedir. Taksirle yaralama suçunda ceza hukuku 133 Zafer, s. 280. 134 Aktaran: Özen, Ceza Hukukunda Taksir, 2011, s. 277-278. 135 Taksirli suça iştirakin mümkün olmadığı yönündeki görüşler için bkz. Zafer, s. 452-453, Centel/Zafer/Çakmut, s. 491, Hakeri, s. 268, Koca/Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 214. 136 Aksi yönde görüşler ve açıklamalar için bkz. Keçeligil, s. 195-198. 137 Kanaatimizce, bu maddede yer alan her failin kendi kusuruna göre sorumlu ola- cağına dair düzenlemeye, “cezaların şahsiliğini” düzenleyen 22’nci maddede yer verilmesi daha uygun olurdu. Bkz. Ünver, “Tıp Ceza Hukukunda Güven İlkesi”, s. 905. Doktrinde yer alan başka bir görüşe göre ise, “herkesin kendi kusurundan sorumlu tutulup, kusuruna göre cezalandırılacağı yolundaki düzenlemenin ku- surun esasına, mevcudiyeti koşullarına ilişkin olmayıp cezanın tayini bakımından sonuç doğuracağı düşünülmelidir”. Bkz. Katoğlu, S. 40.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1