Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı
231 TBB Dergisi 2020 (150) Asım KAYA sorumluluğuna ilişkin kusurların oransal olarak ifade edilmesi halin- de bir takım yanlış anlaşılmaların ve uygulamaların ortaya çıkacağı savunulmaktadır. 138 Taksirle yaralama suçlarında çoğu zaman asıl işverenin kusuru ile birlikte iş güvenliği uzmanının da kusurlu olduğu durumlar söz ko- nusu olmaktadır. Bu yüzden taksirle yaralama suçunda, iş güvenliği uzmanının kusurlu olup olmadığı araştırılmalıdır. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 02.10.2013 tarihli kararında, iş güvenliği danışmanının kusur durumunun tespiti üzerinde durularak bu kişinin belirtilen tarihte gö- revli olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğine karar verilmiştir. 139 138 Özgenç, s. 262, 263. İş kazası sonucu taksirle yaralanmanın meydana gelmesinde birkaç kişinin davranışı etken olabilir. Bazen işveren yükümlülüklerini yerine ge- tirmemekle beraber mağdur da gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek iş kazasının meydana gelmesine etken olabilir. Bu tür durumlarda mağdur hariç herkes kendi kusurundan sorumlu olacaktır. Bkz. Akbulut, s. 29. 765 sayılı TCK döneminde, taksirli suçlarda 8 üzerinden matematiksel bir değerlendirme yapılarak kusur da- ğıtımı yapılmaktaydı, ancak ceza hukuku bilimi ve cezanın meşruiyeti bakımın- dan sorunlu olan bu durum, Kanun’un gerekçesinde eleştirilerek matematiksel bir değerlendirme yapılamayacağı vurgulanmıştır. Bkz. Keçelioğlu, s. 22. TCK’nın 22’nci maddesinin gerekçesinde bu husus şöyle ifade edilmiştir; “Taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk, bir değerlendirmeyle ancak olay hâkimi tarafından yapılabilir. Bu nedenle, taksirden dolayı kusurluluğun matematiksel olarak ifa- desi mümkün değildir. Ancak, normatif değerlendirmeyle hâkim tarafından be- lirlenen kusurluluk göz önünde bulundurulmak suretiyle, suçun cezasında belli bir oranda indirim yapılabilir. Taksir dolayısıyla kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, somut olayda dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlâl edilip edilmediğinin belirlenmesi açısından bilirkişi ince- lemesi yaptırılabilir. Örneğin ölümle sonuçlanan bir ameliyat sırasında hastaya yapılan tıbbi müdahalenin tekniğine uygun olarak yapılmış olup olmadığının be- lirlenmesi açısından bilirkişi incelemesine gerek bulunduğu muhakkaktır. Keza, ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan bir trafik kazasında, sürücülerin trafik ku- rallarına uyup uymadıklarının, hangi trafik kuralının ne suretle ihlâl edildiğinin, trafiğe çıkarılan aracın teknik bakımdan herhangi bir arızasının olup olmadığının belirlenmesi açısından da bilirkişi incelemesi yapılabilir. Ancak, bu durumlarda, bilirkişinin yapacağı inceleme, işin tekniği ile sınırlı olmalıdır. Bunun dışında, bi- lirkişi tarafından münhasıran hâkimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamalıdır. Aksi yöndeki tutum, bilirkişilik gö- revinin sınırını aşmayı ve hâkimin yerine geçmeyi ifade eder ”. 139 “E. San. Tİc. Ltd. isimli taşeron şirket tarafından işletilmekte olan haddehane- de filketeci olarak çalışan katılanın, olay günü iş yerindeki bir arıza için bölüm ustabaşısı olarak çalışan M.B tarafından, işyerinde oluşan bir arızayı gidermek amacıyla C. Ç’nin yanına yardım için görevlendirildiği, tamir sırasında katılanın yaralandığı olayda, olay öncesinde işyerinde sözleşmeli iş güvenlik danışmanı olarak çalışan sanık M.S tarafından dosyaya sunulan asıl işveren E. AŞ nin genel kurul karar defterinin 25.02.2007 tarih ve 31 nolu toplantı tutanağında, iş güven- lik mühendisi olan sanığın işlerinin yoğunluğu sebebiyle, sürdürmekte olduğu iş
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1