Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı

261 TBB Dergisi 2020 (150)  Hakan PEKCANITEZ / Oğuz ATALAY / Muhammet ÖZEKES Kanun değişikliğinde çelişkiyi düzenlemeye diğer bir örnek 20. ve 331. maddede yapılan düzenlemelerdir. Görevsizlik ve yetkisizlik ka- rarı üzerine yapılacak işlemleri düzenleyen 20. maddede yapılan de- ğişiklikle, süresinde işlemlerin yapılmaması halinde, hâkimin davanın açılmamış sayılmasına “re’sen” karar vereceği belirtilmiştir. Ancak, diğer yandan da 331. madde, görevsizlik veya yetkisizlik kararından HUMK döneminde kabul edilen yeni kanun yolu sistemini en iyi takdir edecekle- rin başında o çalışmanın mimarlarından olan, son değişikliğin Bilim Komisyonu Başkanı Sayın Prof. Dr. Selçuk Öztek gelmektedir. Aslında karşı çıktığımız, eleş- tirdiğimiz şey, Prof. Dr. Öztek’in de yer aldığı ilk çalışmada doğru şekilde inşa edilmiş istinaf sisteminin kolonlarına, yine Prof.Dr. Öztek’in başında bulunduğu başka bir çalışmayla darbe vurulmasıdır. Son kabul edilen ve istinafa tanınan yet- kiyle, bundan sonra istinaflar birer küçük, yerel temyiz fonksiyonu üstlenecektir. Zaten önceki halinde de uygulamanın kanunun dışına çıkma eğilimi mevcut olsa da, Yargıtay’ın verdiği ve belirli istikrara ulaşmış kararlarıyla konu doğru yola girmiş bulunuyordu. Ancak yapılan bu son düzenlemeyle, deyim yerindeyse uy- gulamanın imara aykırı, kaçak çıktığı kata af getirilmiştir. Bunun ise, ana yapıyı bozduğu, deprem tehlikesine karşı dayanıklılık sorunu doğurduğu unutulmama- lıdır. Yine değerli yazarlar tarafından 2017 tarihli Özekes’in ortaya koyduğu görüşlerin değerlendirildiği belirtilse ve buna verilen örneklerden biri küçük talepler yargı- laması olsa da, meramımızın tam karşılık bulmadığını göstermesi bakımından bu dikkat çekici bir örnektir. Değerli yazarlar, ayrı bir çalışma konusu olmak ve ken- dilerinin fazla katkılarının bulunmadığını ifade etmekle birlikte, sonradan ayrı bir kanunla (7155 sayılı Kanun) kabul edilen abonelik sözleşmelerine ilişkin özel takip yolunun, küçük talepler yargılaması hakkındaki görüşün belirli şekilde karşılan- ması olarak kabul edilebileceğini belirtmişlerdir. Oysa küçük talepler yargılaması çok ayrı bir usûlî kurumdur (bu kurumla ilgili temel bilgi için bkz. İbrahim Ercan, “Mukayeseli Hukuktaki Düzenlemeler Çerçevesinde Küçük Alacakların Tahsili Konusunda Öneriler”, Selçuk Üniversitesi HFD 2012/1 (C. 20), s. 231 vd.; Xandra E. Kramer [ Çev. Ayşe Gülin Güralp ] , “Avrupa’da Usul Hukukunun Yeknesak- laştırılmasına Yönelik Büyük Bir Adım: Avrupa Küçük Talepler Usulü”, Halûk Konuralp Anısına Armağan, C. 1, Ankara 2009, s. 595 vd). Bugün düzenlenen ha- liyle abonelik sözleşmelerine ilişkin takip, küçük talepler yargılamasının tam veya kısmen karşılığı olmadığı gibi, içinde başta hak arama özgürlüğü ve eşitlik ilkesi olmak üzere birçok sorunu da barındırmaktadır. Küçük talepler yargılamasına ilişkin önerimizin ne kadar yanlış anlaşıldığını ve konunun uzağına düşüldüğü- nü göstermesi bakımından şu çarpıcı örnek verilebilir. Yargılamada kural olarak avukatla temsil zorunluluğu bulunan birçok Avrupa ülkesinde, küçük talepler konusunda avukatla temsil zorunluluğundan vazgeçilirken (bkz. Ercan, s. 236); kural olarak avukatla temsil zorunluluğu bulunmayan Ülkemizde, küçük talepler yargılamasının özel bir türüymüş gibi ifade edilen abonelik sözleşmelerine ilişkin takibin avukat tarafından başlatılması zorunlu kılınmıştır. Abonelik sözleşmele- rinden kaynaklanan takip hakkında bkz. Muhammet Özekes, “Abonelik Sözleş- melerinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Yeni Takip Yolu (7155 sayılı Kanunun Düzenlemesi)”, İzmir Barosu Dergisi 2018/3, s. 225 vd.; Hakan Pekcanı- tez/Oğuz Atalay/Meral S. Özkan/Muhammet Özekes, İcra ve İflâs Hukuku Ders Kitabı, 6. Bası, İstanbul 2019, s. 243 vd.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1