Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı

279 TBB Dergisi 2020 (150)  Hakan PEKCANITEZ / Oğuz ATALAY / Muhammet ÖZEKES gibi tartışmaların ortaya çıkması muhtemeldir. Ayrıca düzenlemenin ifadesi de tartışmalara yol açacak niteliktedir. Nitekim “ bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuk î durum ortadan kaldırılamaz ” ifadesinin usûl hukukunda bir karşılığı bulunmamaktadır. Usûlî müktesep hak altmış yılı aşkın bir süredir uygulamada bilinmektedir. Bu ifade usûlî mükte- sep hakkı ne kadar kapsamaktadır? Usûlî müktesep hak dışında orta- ya çıkan hukukî durum nedir? Bu soruların cevabı netleşinceye kadar uygulamada ciddî sorunların yaşanması kaçınılmazdır. Unutmamak gerekir ki, bu konu çok yakın zamanda bir içtihadı birleştirme kararına da konu olmuş; ancak Yargıtay genel kurulunca içtihadı birleştirmeye gerek bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu kadar yakın zamanda va- rılan bu kanaate rağmen düzenleme yapılması doğru değildir. Yeni düzenlemede, hükmün istinaf mahkemesinde kaldırılma- sından ya da temyiz aşamasında bozmadan sonra ıslah yapılabileceği düzenlenirken önce Yargıtay’ın bozmasından, daha sonra bölge adli- ye mahkemesinin kararı kaldırmasından söz edilmiştir. Kanaatimizce bu ifadenin kanun yoluna başvuru sırasına uygun olarak, bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından veya Yargıtay’ın bozma kararın- dan sonra denilmesi isabetli olurdu. Özellikle bölge adliye mahkeme- lerinin istinaf incelemesinden sonra dosyayı ilk derece mahkemesine geri göndermesinin yolu yeni hükümlerle oldukça kolaylaştırıldığın- dan, bu sıra genellikle böyle olacaktır. Bu konuda söylenebilecek olan diğer bir husus, hâlâ bölge adliye mahkemesinde yapılamayacak iş- lemlerden bir tanesi ıslahtır (m. 357/1). Eğer bölge adliye mahkemesi- nin kararı kaldırmasından ya da Yargıtay’ın bozmasından sonra ıslaha başvurulabiliyorsa, istinafta neden ıslah yoluna başvurulması yasak olarak muhafaza edilmiştir. Islahın bu düzenleme ile birlikte bölge adliye mahkemesinde de yapılabilmesi aynı koşullarla mümkün ola- bilmeliydi. Şimdiki düzenlemede ancak hüküm kaldırılıp ilk derece mahkemesine geldikten sonra bu mümkün olabilecek ve bu yasağın zaman kaybından başka bir sonucu olmayacaktır. Hükmün tamamlanması hakkında yapılan düzenleme (m. 305/A, 306) : Hükmün tamamlanması yönündeki düzenleme, davacının talep sonuçlarından bir veya birkaçı hakkında mahkemenin karar verme- mesi üzerine, bu eksikliğin tamamlanması amacıyla kabul edilmiştir. 7251 sayılı Kanun değişikliği ile HMK’da kabul edilen, esasen kanun değişikliği ile mümkün olan tek özgün ve yenilik getiren düzenleme

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1