Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı
289 TBB Dergisi 2020 (150) Hakan PEKCANITEZ / Oğuz ATALAY / Muhammet ÖZEKES doğru bir uygulamaya girmesi üzerine bu değişikliğin yapılması ma- kul bir sebebe dayanmamaktadır. Burada asıl ve en önemli sorun istinafların artık istinaf olmaktan çıkarak yerel birer temyiz makamına dönüşmesidir. Bölge adliye mah- kemelerinden bundan sonra gerçek bir istinaf fonksiyonu beklenme- melidir; keza ilk derece mahkemelerinin de gereği gibi çalışmaması tehlikesi mevcuttur. Eğer istinaf mahkemeleri Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda istisnai ve sınırlı olarak belirlenmiş olan (HMK m. 363/1- a) dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin kararla- rı sınırlı hallerin ötesine taşıyarak verirse, bu istinaf mahkemelerini temyiz mahkemesi haline getirecek ve istinaf mahkemesi ile Yargıtay arasındaki farkı ortadan kaldıracaktır. Bu ise kanun koyucunun istinaf mahkemeleri ile arzuladığı sisteme aykırı olacağı gibi istinaf sistemi- ne de aykırılık teşkil edecektir. Böyle bir uygulama usûl ekonomisi- ne de ciddi biçimde aykırılık teşkil edecektir. Zira bu dosyaların ilk derece mahkemesi ile istinaf mahkemesi arasındaki gidiş ve gelişleri hem zaman kaybına neden olacak hem de istinaf mahkemelerinin asıl görevini yerine getirmemesi gibi bir sonucu ortaya çıkaracaktır. 37 Bu görüş sadece bizim görüşümüz değildir. Yukarıda (36 nolu dipnotta) ayrıntılı şekilde verilen Yargıtay kararının çok çarpıcı olan ifadelerini buraya almak yeterlidir: kemesinin dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderme sebepleri, buna bağlı olarak bu yönde ve kesin nitelikli bir karar verilebilmesinin koşulları sayılmış olup öngörülen sebepler arasında, mahkemece belirtildiğinin aksine, “delillerin eksik toplanmasına” yahut “inceleme yetersizliğine” yer verilmemiştir. Öte yandan HMK’nın 353/1-a-6 maddesinin, eksik delil toplanması veya delilin eksik incelen- mesi halinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın esas hakkında inceleme yapılmaksızın mahalline iadesini mümkün kıldığı şeklinde yorumlan- ması halinde, HMK’nın 371/1-ç bendine göre karara etki eden yargılama eksikli- ğinin bulunduğu durumlarda adli yargı teşkilatı içinde sadece Yargıtay’a tanınan eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı bozma yetkisine eşdeğer bir yetkinin bölge adliye mahkemesine de tanındığı sonucuna varılacaktır ki, herhalde, bu sonuca katılmak mümkün değildir.” 11. HD, 24.06.2019, 3166/4784 (Kazancı İçti- hat Bankası). Aynı şekilde diğer bir karar için bkz.: 11. HD, 03.10.2019, 2290/6162 (Kazancı İçtihat Bankası). Aynı yönde diğer Dairelerin kararları için bkz. 2. HD, 09.05.2019, 7610/5740 (Kazancı İçtihat Bankası); 3. HD, 02.05.2019, 1447/4033 (Ka- zancı İçtihat Bankası); 8. HD, 17.09.2018, 14915/15730 (Kazancı İçtihat Bankası); 9. HD, 27.03.2017, 597/5190 (Kazancı İçtihat Bankası); 13. HD, 06.02.2019, 4983/1282 (Kazancı İçtihat Bankası); 20. HD, 18.12.2019, 1282/7600 (Kazancı İçtihat Bankası). 37 M. Taşpolat Tuğsavul, “İstinaf İncelemesinin Sonunda Verilebilecek Kararlar”, TBBD 2018/Ocak-Şubat s. 318 vd.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1