Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı
290 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair 7251 Sayılı Kanun Hakkında ... “Öte yandan HMK’nın 353/1-a-6 maddesinin, eksik delil toplanması veya delilin eksik incelenmesi halinde ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın esas hakkında inceleme yapılmaksızın mahalline iadesini mümkün kıldığı şeklinde yorumlanması halinde, HMK›nın 371/1-ç bendine göre kara- ra etki eden yargılama eksikliğinin bulunduğu durumlarda adli yargı teşkilatı içinde sadece Yargıtay›a tanınan eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı bozma yetkisine eşdeğer bir yetkinin bölge adliye mahkemesine de tanındığı sonucuna varılacaktır ki, herhalde, bu sonuca katılmak mümkün değildir”. Görüldüğü üzere, bizlerin öteden beri dikkat çektiği hususa, Yargıtay’da aynı şekilde çok açık ve tereddüte mahal vermeyecek şe- kilde dikkat çekmektedir. Doktrinin konuyla ilgili doğrudan çalışan uzmanlarının, yapılmasın yönündeki ısrarlarına, Yargıtay’ın bu kadar açık kararlarına, hatta değişiklik Bilim Komisyonu üyelerinin dahi bu ifade değişikliğinin de aslında sorunu çözecek yönü bulunmadığını 38 belirtmesine rağmen hâlâ daha aynı yanlışı sürdürmenin ne yararı ola- caktır? Bu tespit de aslında başlangıçta yapmış olduğumuz sorunun tam tartışılmaması ve yargının bileşenlerinin görüşünün tam alınma- ması yönündeki eleştiriyi haklı kılmaktadır. Çünkü, bu değişikliğin bazı istinaf hâkimleri dışında kimseyi memnun etmeyeceği açıktır. Doktrinde önemli şekilde bu hüküm eleştirilmektedir; bu değişiklik ilk derece mahkemelerinin yargılamasını sağlıklı yapmasına engel ola- caktır, Yargıtay bu durumu kararlarıyla eleştirmektedir. Peki getirilen hüküm kime ve nasıl bir yarar sağlayacaktır? Oysa bu tür hükümler geniş katılımlı tartışılabilseydi, bu şekilde bir sağlıksız düzenleme ya- pılma ihtimali söz konusu olmazdı. İhtiyati tedbirler bakımından yapılan değişiklikler (m. 391, 394, 398) : Bu değişiklerden 391. ve 394. maddelerde yapılanlar aslında çok önemli değildir. Zira tedbirin reddi kararının gerekçeli verileceği faz- ladan açıklanmıştır. Anayasa’ya göre zaten her türlü kararın gerekçeli olması gerekmektedir; bu husus hemen hemen her usûl kitabında ve tedbirle ilgili kitapta yazan bir şeydir. Yine bu değişikliklerin adeta mutadı ve belki de en önemli amacı olan, başka da bir yenilik getir- meyen kanuna hüküm koyarak yanlış uygulamayı düzeltme çabasının sonucu olan bir hüküm getirilmiştir. Burada asıl önemli değişiklik ted- bir kararlarına muhalefetin sonuçlarını düzenleyen ve yaptırım hük- 38 Öztek/Taşpınar Ayvaz/Kale, s. 142-143.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1