Türkiye Barolar Birliği Dergisi 150.Sayı
293 TBB Dergisi 2020 (150) Hakan PEKCANITEZ / Oğuz ATALAY / Muhammet ÖZEKES faydalı fazlalık dahi sayılamaz. Kanun yapma tekniği bakımından da lüzumsuzdur. Şayet bu yol açılırsa, bundan sonra ret sebebi sayılacak her şeyin her kanun değişikliğinde kanuna eklenmesi gerekir. Son örnek olarak vermek istediğimiz gereksiz bir düzenleme, 94. maddenin ikinci fıkrasına eklenen cümle ile ilgilidir. Bu cümleye göre, h â kim tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde h â kim tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksama- ya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuk î sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belir- tilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekil- de verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. H â kimin tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklaması ve süreye uyulmamasının hukuk î so- nuçlarının açıkça tutanağa geçirerek ihtar etmesi, zaten uygulamada tereddütsüz olarak uygulanmakta idi. 39 Uygulamada bu ihtarın yeri- 39 Nitekim Yargıtay kararları tereddütsüz bu yöndedir. Örneğin, “6100 sayılı HMK’nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafın- dan tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki ka- rarından önce tarafları da dinler. Aynı yasanın 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesin- dir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süre- sinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine ge- tirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken; 1-) Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması, 2-) Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruş- ma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi, 3-) Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıy- la birlikte açıkça gösterilmesi, 4-) Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması ile tarafların bu konu- da açıkça uyarılmış olması zorunludur.” 14. HD, 23.05.2019, 11379/4700 (Kazancı İçtihat Bankası)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1