Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı
113 TBB Dergisi 2020 (151) Bilal OSMANOĞLU CMK m. 47/1’de devlet sırrı; “açıklanması Devletin dış ilişkileri- ne, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek; anaya- sal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler” olarak tanımlanmıştır. 23 Ancak Kanun’da hangi kişi yahut merciin, devlet sırrına vakıf olabileceği veya bir bilginin devlet sırrı niteliğin- de olup olmadığına karar vereceği açıkça belirtilmemiştir. 24 1412 sa- yılı CMUK’ta ise devlet sırrına vakıf olan devlet memurundan söz edilmekte 25 ve bu memurun, makam amirinin izni olmaksızın tanık olarak dinlenemeyeceğinden bahsedilmekte idi. 26 Hazırlanan Devlet Sırrı Kanun Tasarı’nda bu hususta bir düzenleme yer almakla birlikte lu, Ceza Muhakemesi Hukuku, 7. Baskı, Seçkin Yay., 2019, s. 516; Taner, s. 417- 418. Yine bu düzenlemenin, AİHS m. 6 ve Anayasa m. 36’da düzenlenen savunma hakkını ihlal ettiği yönündeki görüş için bkz. Metin Feyzioğlu, “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Hakkında Bazı Tespit ve Değerlendirmeler”, TBB Dergisi , Sa. 52, 2006, s. 37-38 (27-61). Her somut olayda devlet sırrına ilişkin bilgi ve belge- lerin ispat değeri ve bu bilgi ve belgelere duyulan ihtiyaç ile bu bilgi ve belgelerin yargılamada delil olarak kullanılması halinde meydana gelebilecek zarar veya tehlikenin ağırlığı ve bu zarar veya tehlikenin meydana gelme olasılığı gibi farklı hususlar göz önünde tutulmaksızın, yalnızca suçun gerektirdiği ceza miktarına göre bir değerlendirme yapılmasının isabetli olmadığı yönündeki görüş için bkz. Kaymaz, s. 253. 23 Bu tanıma benzer şekilde, Devlet Sırrı Kanun Tasarısı m. 3’e göre, Devlet sırrı; “açıklanması veya öğrenilmesi, Devletin dış ilişkilerine, milli savunmasına ve mil- li güvenliğine zarar verebilecek; anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yara- tabilecek ve bu nedenlerle niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgi ve belgeler” olarak tanımlanmıştır. Ancak Tasarı’nın 4. maddesinde devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler haricinde, ayrıca gizli bilgi ve belge (diğer gizlilik derecesi) tanımı da yapılmıştır. Buna göre gizli bilgi ve belge, “Devlet sırrı niteliği taşımayıp da açıklanması veya öğrenilmesi hâlinde ülkenin ekonomik çıkarlarına, istihbarata, askerî hizmetlere, idarî soruşturmaya ve adlî soruşturma ve kovuşturmaya zarar verebilecek nitelikteki veya yetkili makamlar tarafından gizlilik derecesi verilmiş bilgi ve belgeler”dir. Tasarı’nın 5. maddesinde ise taraf olunan ikili veya çok taraf- lı antlaşmaların gizliliğe ilişkin hükümleri saklı olduğu belirtilmiştir. 24 Karşılaştırmalı hukukta, bir bilgi veya belgeyi devlet sırrı olarak tasnif etme hak- kında detaylı bilgi için bkz. Kaymaz, s. 69 vd; Cengiz Ozan Örs, “Ceza Yargılama- sında Devlet Sırrı Üzerine Bir Değerlendirme”, TBB Dergisi , Sa. 142, 2019, s. 25-30 (9-58). 25 Özbek/Doğan/Bacaksız, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 618. 26 CMK m. 49: “Devlet memurları memuriyetten çekildikten sonra bile, saklamakla mükellef oldukları vakıalar hakkında sırrın ait olduğu makam amirinin izni ol- maksızın şahit sıfatiyle dinlenemezler. Bu gibi hallerde İcra Vekilleri azası hakkında Reisicumhur ve Büyük Millet Mecli- si azası hakkında Meclis tarafından izin verilir. Şahitlik, Devletin selametine zarar verecek derecede olmadıkça bu izin verilir. Reisicumhur mahremiyeti kendisi takdir eder ve şahitlikten çekinebilir. Bu hüküm, reisliği zamamında hadis veya reisliği sebebiyle malümu olan vakıa- lardan dolayı eski Reisicumhurlar hakkında dahi caridir”.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1