Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı

239 TBB Dergisi 2020 (151) Hakan PEKCANITEZ / Nedim MERİÇ B. Borçlunun Satış Talebinin Amacı Borçlunun satış talebinde bulunabilmesi, alacaklının satış talebi hakkının borçludaki bir karşılığı olarak görülür. 7 Nasıl ki alacaklının satış talep ederek alacağına kavuşmasında menfaati bulunmaktaysa, borçlunun da tasarruf yetkisini kısıtlayan haciz işlemden sonra süre- cin uzatılmamasına bağlı menfaatleri vardır (faizin veya takip mas- raflarının daha fazla artmaması gibi). 8 Neticede borçluya satış talep edebilme yetkisinin verilmesi, haciz işlemiyle uğradığı mal varlığının kısıtlanması bakımından bir dengeleme görevi görür. 9 Malvarlığı ha- ciz işlemiyle kısıtlanan borçlu içine girdiği bu durumdan kendisinin göstereceği iradeyle de bir an evvel kurtulabilir. Bundan dolayı icra hukukunun talebe bağlı satış sisteminin karşılıklılık özelliğini taşıdığı- nı söylemek mümkündür. Ancak alacaklı ve borçlunun bu karşılıklılık konumu, bahşedilen hakların diğeriyle bütün özelliklerinin özdeş ol- duğu anlamına gelmez. Örneğin, alacaklı satış talebinde bulunmakla aynı derecedeki bütün alacaklılar için de satış talep etmiş olmaktay- ken, borçlunun satış talebinde bulunması sadece ilk dereceden hacze iştirak edenler için değil, sonraki dereceden hacze iştirak edenler için de sonuçlarını doğurur. Yahut alacaklının satış talebi süreye bağlıyken (İİK m. 110) borçlunun satış talebi açıkça bir süreye bağlı değildir. Bun- lar gibi alacaklının talebine bağlı olarak satış masraflarını on beş gün içinde yatırmaması haczin kalkmasına yol açmaktayken, borçlunun satış masraflarını yatırmaması haczin kalkması sonucunu doğurmaz. 7 Benedikt A. Suter, Basler Kommentar, Bundesgesetz über Schuldbetreibung uns Konkurs I, 2. bası, 2010 Basel, s. 1140. 8 Mine Erturgut, İcra ve İflâs Hukukunda Menkullerin Paraya Çevrilmesi, An- kara 2000, s. 55, 56; Murat Atalı/İbrahim Ermenek/Ersin Erdoğan, İcra ve İflâs Hukuku, 2. Bası, Ankara 2019, s. 288. Borçlunun satış talebine ilişkin menfaatine Çiftçi çalışmasında şöyle değinmektedir; “Esasında bu aşamadan itibaren gerek alacaklının gerek borçlunun menfaatlerinin aynı yöne hizmet ettiğini, daha doğ- rusu hizmet etmesi gerektiğini ifade etmek mümkündür. Zira, borçlu için artık aleyhinde başlatılan takip kesinleşmiştir ve kural olarak kendisinin borçlu olduğu artık sabittir. Dolayısıyla, borçlunun menfaatine en uygun olan şey, bir an önce ve olabildiğince en yüksek tutarda haczedilen mallarının paraya çevrilmesi; bu şekil- de borcundan kurtulmasıdır. Zira, bu durumda kendisi de en kısa zamanda cebrî icra tehlikesinden kurtulacak; ayrıca da borç için faiz ödemesi de gerekmeyecek- tir”. Pınar Çiftçi, İcra Hukukunda Menfaat Dengesi, Ankara 2010, s. 313. Aynı yönde bkz. Volkan Özçelik, İcra Müdürünün Takdir Yetkisi, Ankara 2014, s. 323 dn. 1249. 9 Suter, s. 1140; Erturgut, s. 55.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1