Türkiye Barolar Birliği Dergisi 151.Sayı

261 TBB Dergisi 2020 (151) Ferhat CANBOLAT / Günhan GÖNÜL KOŞAR Demokratik ve belli bir refah düzeyine ulaşmış ya da ulaşmaya ça- lışan toplumlarda, haber verme suretiyle toplumun bilinçlendirilmesi, kamuoyunun oluşturulması, siyasal iktidar üzerindeki denetimin sağ- lanması için “basın özgürlüğü” elzem rol oynamaktadır. Bu nedenle basın özgürlüğü ulusal anayasalar ve uluslararası anlaşmalar ile gü- vence altına alınarak korunmak istenmiştir. Bununla beraber, basının özgürlüğü sınırsız değildir. Basın özgürlüğünün sınırlarından birini, kişilik hakkının ihlali oluşturur. Basının yaptığı yayın, bir kimsenin kişilik hakkını ihlal edici nitelikte ise bu durumda basın özgürlüğüne sığınılamaz ve bu tür bir kişilik hakkı ihlali, sorumluluk doğar. Basın özgürlüğü sınırının aşıldığının ve basın yoluyla kişilik hakkı ihlalinin hangi durumlarda gerçekleştiğini belirlemek o kadar kolay değildir; zira bu flu bir alandır. İşbu çalışmanın konusunu geniş anlamda basın yoluyla kişilik hakkının ihlalinin tespitinde kullanılan Yargıtay ve Av- rupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarında yer alan ölçütlerin değerlendirilmesi oluşturmaktadır. I. BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ Basın özgürlüğü, Anayasa’nın, “ Basın Hürriyeti” kenar başlıklı “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz. Devlet, basın ve haber alma hürriyetlerini sağ- layacak tedbirleri alır” biçimindeki 28. maddesiyle güvence altına alın- mıştır. Her ne kadar 28. madde doğrudan basın özgürlüğünü düzenlese de düşünce ve ifade özgürlüğünün bir uzantısı olan basın özgürlüğü, 2 “Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kenar başlıklı 26. madde ile birlikte değerlendirilmelidir. Anayasa’nın 26. maddesine göre, “Her- kes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hür- riyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak malar Bakımından Görünümü”, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , Ankara 2016, C. XX, S. 1, (s. 137-161) s. 148, dn. 40. 2 Urs Saxer, “ ‘Caroline’ und die Privatsphäre Prominenter in der Schweiz” Me- dialex Zeitschrift für Kommunikationsrecht 2005, (s. 19-26) s. 21; Selim Kaneti, “Çatışan Değerlerin Tartılmasına Dayanan Hukuka Uygunluk”, Danıştay Dergisi , Ankara 1979, Y.: 9, S.: 34-35, (s. 7-19) s. 13; Sibel Özel, Uluslararası Alanda Medya ve İnternette Kişilik Hakkının Korunması, Ankara 2004, s. 44; Kılıçoğlu, s. 175; Belli, s. 60.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTQ3OTE1